Derleyen: Can Şişman / Milliyet.com.tr – Bir flört uygulamasında tanıştılar, günlerce birbirleriyle yazıştıktan sonra buluşmaya karar verdiler. Ancak ortada bir sorun vardı. Biri Kanada’da, diğeri ise İngiltere’de yaşıyordu. 19 yaşındaki Kanadalı genç kadın ile 23 yaşındaki İngiliz erkek arkadaşı arasında kocaman bir Atlas Okyanusu vardı. Erkek arkadaşıyla birlikte yaşamak için Kanada’ya gitmek isteyen genç kadın, anne ve babasına uçak bileti almaları için adeta yalvardı, onlara ciddi bir ilişki içinde olduğunu kanıtlamak için uzun bir süre çaba sarf etti. Kızlarının ısrarı karşısında geri adım atan aile, 19 yaşındaki genç kadının başına geleceklerden habersizdi.
Henüz 19 yaşındaki Ashley Wadsworth, doğduğu günden beri Kanada’da yaşıyordu. Batı New York’ta 1820’li yıllarda ortaya çıkan Mormonluk inancını benimsemiş bir ailenin küçük çocuğu olan Wadsworth, çocukluğundan beri katı kurallarla büyümüştü. Kendilerini Hristiyanlık’ı en doğru şekilde yaşayanlar olarak gören ve ırkçı, homofobik ve baskıcı bir bakış açısına sahip olan Mormonlar tarafından büyütülen genç kadın artık kendi ayakları üzerinde durmak istiyordu.
Ancak maddi yönden ailesine bağımlı olduğu için ne istediği bir şeyi satın alabiliyor ne de sevgililerini ailesinden saklayabiliyor ya da ailesinin onay vermediği biriyle görülebiliyordu. Hayatındaki her bir detayı ailesine aktarması aile yaşantısı için bir zorunluluktu. Kendisinden dört yaş büyük İngiliz Jack Sepple, hayatındaki tüm kuralları altüst edecekti. Üstelik genç kadının başına gelenleri sadece ailesi öğrenmeyecek, yaşadıklarına tüm dünya şahit olacaktı.
SONUNDA KARARINI VERDİ
Ashley Wadsworth ve Jack Sepple’ın yolları internetteki bir flört uygulamasında kesişti. Kanadalı genç kadın 19, İngiliz Sepple ise 23 yaşındaydı. Telefonuna yüklediği flört uygulamasında hoşlanabileceği birilerini arayan Wadsworth, Jack Sepple’ın fotoğraflarını gördüğünde büyük bir heyecan duymaya başladı. Jack Sepple ona göre hem çekici hem de sempatik bir adamdı. Fotoğraflarına dakikalarca baktıktan sonra cesaretini toplayıp ona mesaj attı. Wadsworth’un mesajını gören Sepple kısa zaman içinde genç kadına cevap verdi. Birbirlerine karşı samimi ve sıcaktılar. Merak ettikleri soruları tereddüt etmeden birbirlerine soruyor, bazen saatlerce telefon başından ayrılmadıkları dahi oluyordu.
Aralarındaki sohbet giderek koyulaşmaya başlamıştı. Genç kadın, ailesinden gizli olarak yaptığı bu sohbetler karşısında hem korku içindeydi hem de Sepple’dan çok hoşlandığı için büyük bir heyecan yaşıyordu. Wadsworth sonunda kararını verdi. Jack Sepple ile tanışmak istiyordu. Üstelik tanışma isteği tek taraflı değildi. İngiliz adam da Wadsworth’la tanışmak istiyordu. Ancak ortada bir sorun vardı.
HAYATLARININ EN BÜYÜK HATASINI YAPTILAR
Biri İngiltere’de diğeri ise Kanada’da yaşıyordu. Aralarında kocaman bir Atlas Okyanusu vardı. Uçak bileti almak dışında başka bir seçenekleri yoktu. Genç kadın, Sepple’dan öyle çok hoşlanıyordu ki onun uğruna ailesinin karşısında durmayı bile göze almıştı. En ufak bir tereddütü yoktu. Ailesi er ya da geç ona bir uçak bileti almak konusunda yardımcı olacaktı. Fakat işler hiç de Wadsworth’un düşündüğü kadar kolay olmadı.
Ailesi inançları gereği kızlarının daha önce hiç yüz yüze gelmediği İngiliz bir erkekle tanışmasını onaylamıyordu. Ancak kızlarının daha önce hiçbir konuda bu kadar kararlı bir duruş sergilememiş olması ve ilk defa bu kadar büyük bir istek içinde olması karşısında geri adım atan taraf Wadsworth’un ailesi oldu. Kızlarına uçak bileti alan aile kızlarının hareketini onaylamıyordu ama onun kendilerinden tamamen kopmasına yol açabilecek bir harekete sebep olmak da istemiyorlardı. Genç kadının annesi ve babası, hayatlarının en büyük hatasını yaptıklarının henüz farkında değildi.
‘ARALARINDAKİ KAVGANIN TEMEL SEBEBİ…’
Altı aylık bir turist vizesiyle İngiltere’ye uçan Ashley Wadsworth, 1 Şubat tarihinde, yaşadığı yere dönmesine sadece birkaç gün kala ölü bulundu. Genç kadının cansız bedeni Sepple’ın yaşadığı evin yatak odasında bulundu. Avukatlık hayalleri kuran Wadsworth’ın ölümünden hemen önce aile üyelerindeki herkese karşılaştığı sıkıntılı durumlardan ve uğradığı tacizlerden bahsetti. Genç kadının 21 yaşındaki kız kardeşi Hailey Wadsworth, FaceTime’da ablasıyla konuşurken Sepple’ı gördüğünü ve İngiliz adamın Ashley Wadsworth’a şiddet uyguladığına tanıklık etti.
Sepple’ın yanındayken sosyal medya üzerinden sürekli mutluluk pozları veren Ashley Wadsworth’ın aylarca arkadaşlarına ve ailesi dışındaki herkese rol yaptığını savunan kardeşi, ablasının kıskançlık krizi kurbanı olduğunu söyledi. Genç kadının kuzeni Harap Kali, şunları söyledi:
“Sepple onun eşyalarını karıştırıyordu. Sosyal medya şifrelerini biliyor ve sürekli Ashley’i köşeye sıkıştırmaya çalışıyordu. Böyle davranmasının nedeni gördüğü eski bir sohbetti. Aralarındaki kavganın temel sebebi bu sohbetti. Geçmişte Ashley’nin flörtleştiği bir sohbete tanıklık eden Sepple kontrolden çıkmış gibiydi. Kardeşi de ben de onu zor durumda bıraktığı, şiddet uyguladığı anlara FaceTime üzerinden tanıklık ettik.”
‘YAŞANANLARA İNANAMIYORUZ’
Ölümünden kısa bir süre önce Ashley Wadsworth’ın tüm sosyal medya paylaşımlarının silindiğini söyleyen genç kadının kuzeni Kali, “Sepple’ın davranışları artık çığrından çıkmış gibiydi. Ashley’nin telefonunu bile kırdı. Bunun üzerine Ashley farklı kişilerin sosyal medya hesaplarını kullanarak bizlerle iletişime geçmeye çalıştı” dedi.19 yaşındaki Ashley Wadsworth, göğsüne aldığı çok sayıda bıçak yarasından ötürü hayatını kaybetti. Olayla ilgili soruşturma başlatan polis kısa zaman içinde Sepple’ı gözaltına aldı. Polis sorgusunda Sepple suçunu itiraf etti ve memurlara sadece tek bir kelime söyledi. Kız arkadaşını vahşice öldüren ve onunla tanıştığı dönemde sağ gözünün altına ‘Umut’ yazılı dövme yaptırdığı ortaya çıkan Sepple, polislere “Suçluyum” dedi.
Avukat olma hayalleri kuran Ashley Wadsworth, İngilizce haricinde Fransızca ve İspanyolca da biliyordu. Genç yaşına rağmen Meksika, ABD ve İngiltere gibi pek çok ülkeye seyahat etmiş, çevresi tarafından ‘maceraperest’ olarak tanınıyordu. Kızlarının ölümüyle yıkılan Wadsworth ailesi muhabirlere, “Harap olduk. İngiltere’de böyle bir şeyin olmasını kabullenemiyoruz. Çünkü İngiltere’nin dünyanın en güvenli yeri olduğunu düşünüyorduk. Yaşananlara inanamıyoruz. Ashley’i çok özleyeceğiz” diye konuştu.
Mahkeme tarafından suçlu bulunan Jack Sepple hakkında ömür boyu hapis cezası verildi. Ashley’den geriye 19 yıllık hayatına yıllarca ailesinin baskısına rağmen özgürlüğünün peşinden koşan, savaşan, sevgilisinin sağ gözünün altındaki ‘Umut’ dövmesine sarılan ancak aşk için ülke değiştirmesine rağmen hak ettiği sevgiyi göremeyen bir kadının öyküsü kaldı. Her zaman pozitifliğiyle tanınan arkadaşlarının ölümüyle sarsılan genç kadının arkadaşları onun adını yaşatmaya kararlı. Onların şu sözleri, bu kararlılığın en büyük kanıtı: “Yaşadığı süre boyunca yüzümüzü güldüren ve verdiği mücadeleyle herkese örnek olan Ashley her zaman kalbimizde bizimle olacak, ne olursa olsun onu yaşatmaya devam edeceğiz…“