Biyoekonomi Odaklı Kalkınma için Entegre Biyorafineri Konsepti Projesi (INDEPENDENT) kapsamında hayata geçirilen Avrupa’nın ilk ve tek karbon negatif biyorafineri tesisinin açılışı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ve Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Mehmet Naci İnci’nin katıldığı törenle yapıldı. Bakan Dönmez, açılışta yaptığı konuşmada, iklim değişikliğiyle mücadelede en büyük sorumluluğun enerji sektörü üzerinde olduğunu kaydetti. Küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 72’sinin enerji sektörü kaynaklı olduğunu dile getiren Dönmez, şöyle konuştu: “Bu durum her ülkeye sorumlu enerji üretimi adına önemli görevler yüklüyor. Bundan sonra eylem ve icraat zamanı. Türkiye adına önemli bir ar-ge projesi hayata geçiyor. Fosil yakıtlara bağımlı olmadan tamamen alg dediğimiz yani yosun tabanlı doğal kaynaklar üreteceğiz. Biyojet ve biyodizel yakıtların üretimine yönelik yürütülen Ar-Ge projesinde önemli bir yol kat edildi. Jet yakıtı projesinin Ar-Ge çalışmaları tamamlandı. Bugün açacağımız tesisle birlikte büyük ölçek üretime geçiliyor. 2022’nin ikinci çeyreğinde bütün testleri ve sertifikasyon işlemleri tamamlanacak.
İnşallah ilk demo uçuşumuzu bu yıl içerisinde gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Biyoyakıt kullanan bir uçağa bindiğinizde yüzde 80 daha az sera gazıyla dünyanın dengesine zarar vermeden yolculuk yapmış olacaksınız.” Dönmez, yakıtların üretimi için gerekli yağlar kullanıldıktan sonra geriye kalan yosun posasından da farklı katma değerli ürünler üretileceğini anlattı. Tarım için biyogübre üretiminin bunlardan biri olduğunu aktaran Dönmez, tesisin bütün enerji ihtiyacını rüzgar enerjisinden karşıladığını söyledi. Dönmez, üretimde kullanılan yosunların karbon tutma özelliği olduğunu ifade ederek, “Yosunlar, bulundukları yerdeki havayı ve suyu temizleme özelliğine sahip. Bir nevi doğal hava temizleyici. Bu tesisimizi dünyadaki benzerlerinden ayıran önemli özelliği tam bu nokta. Tesisimiz Türkiye’nin ve Avrupa’nın ilk karbon-negatif entegre biyorafinerisi. Sadece enerjiyle sınırlı olmayacak buradaki üretim. Sağlık, gıda, tarım, hayvancılık ve çevre gibi sektörlerimiz için 11 farklı yosun tabanlı bir biyoekonomi modelini hayata geçireceğiz.” diye konuştu. Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılamada üretimden tüketime kadar yeşil enerjiyi merkeze aldıklarını dile getiren Dönmez, biyokütle enerjisinin de son yıllarda ivme kazanan bir alan olduğunu kaydederek şu bilgileri aktardı: “Biyokütle kurulu gücümüz 71 kat artarak 2021 sonunda 2 bin megavatı aştı. Toplam kurulu gücümüz ise şu an 99 bin 800 megavata ulaştı. İnşallah önümüzdeki 1-2 ay içerisinde toplam 100 bin megavat kurulu güce ulaşacağız. Tabii bunun daha sevindirici olan tarafı ise kurulu gücümüzün yaklaşık yüzde 54’ü yenilenebilir enerji kaynaklı olması. 2021’de biyokütle santrallerimiz 7 bin 600 gigavatsaat elektrik üretti. Bu toplam üretimimizin yüzde 2,3’üne karşılık geliyor.” bilgisini paylaştı. Biyokütle yatırımlarının artması için yatırımcılara yol haritası niteliğinde olan Biyokütle Enerji Potansiyel Atlası’nı yayınladıklarını söyleyen Dönmez, “Türkiye’de atıkların teorik enerji eşdeğeri yıllık 34 milyon ton eşdeğer petrol (TEP). Ekonomik enerji eş değeri karşılığı ise yaklaşık yıllık 4 milyon TEP. Bunun parasal karşılığı ise yaklaşık 1,5 milyar dolar diyebiliriz. Bu potansiyeli neden harekete geçirmeyelim? Teknolojimiz, insan kaynağımız, potansiyelimiz fazlasıyla var.” dedi. Başka bir teknoloji geliştirme projesinin de bakanlığın kuruluşu TEMSAN tarafından yürütüldüğünü aktaran Dönmez, şunları kaydetti: “1 metreküp gaz üretme kapasiteli mini biyogaz ünitesi üretildi. BİOTEM adını verdiğimiz ünite organik atıkları kullanıyor. BİOTEM, 1 ila 3 büyükbaş hayvan atığından ürettiği gazla, bir hanenin 3 öğün yemeğini pişirebilecek kapasiteye sahip. Sistem, hayvan atıklarının yanı sıra yemek atıklarından da enerji üretebiliyor. Biyojeneratör vasıtasıyla 1 metreküp biyogazdan, 1 saat süreyle elektrik de üretilebiliyor. Bazı noktalarda halen proje geliştirme çalışmaları sürüyor. 12 farklı lokasyonda sistemin kurulumu devam ediyor. Yaygınlaştırılması için arkadaşlarımız çalışmalarını sürdürüyor.”
Dönmez, ayrıca benzine biyoetanol ve motorine biyodizel eklenmesi yönündeki uygulamalarla önemli oranda akaryakıt ithalatının engellendiğini ifade ederek, “2020 içerisinde 74 bin 800 tonu biyodizel ve 46 bin 500 tonu etanol olmak üzere toplam 121 bin 300 ton biyoyakıt ülkemizde üretildi. Yaklaşık 50 milyon doların üzerinde bir ithalatı da bu şekilde engellemiş olduk. Sadece finansal getirisi yok bu işin. Çevre kirliliğinin önlenmesi ve kaynak çeşitliliğinin artırılmasını da projemizin diğer artıları olarak kazanç hanemize ekledik.” diye konuştu.
İnşallah ilk demo uçuşumuzu bu yıl içerisinde gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Biyoyakıt kullanan bir uçağa bindiğinizde yüzde 80 daha az sera gazıyla dünyanın dengesine zarar vermeden yolculuk yapmış olacaksınız.” Dönmez, yakıtların üretimi için gerekli yağlar kullanıldıktan sonra geriye kalan yosun posasından da farklı katma değerli ürünler üretileceğini anlattı. Tarım için biyogübre üretiminin bunlardan biri olduğunu aktaran Dönmez, tesisin bütün enerji ihtiyacını rüzgar enerjisinden karşıladığını söyledi. Dönmez, üretimde kullanılan yosunların karbon tutma özelliği olduğunu ifade ederek, “Yosunlar, bulundukları yerdeki havayı ve suyu temizleme özelliğine sahip. Bir nevi doğal hava temizleyici. Bu tesisimizi dünyadaki benzerlerinden ayıran önemli özelliği tam bu nokta. Tesisimiz Türkiye’nin ve Avrupa’nın ilk karbon-negatif entegre biyorafinerisi. Sadece enerjiyle sınırlı olmayacak buradaki üretim. Sağlık, gıda, tarım, hayvancılık ve çevre gibi sektörlerimiz için 11 farklı yosun tabanlı bir biyoekonomi modelini hayata geçireceğiz.” diye konuştu. Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılamada üretimden tüketime kadar yeşil enerjiyi merkeze aldıklarını dile getiren Dönmez, biyokütle enerjisinin de son yıllarda ivme kazanan bir alan olduğunu kaydederek şu bilgileri aktardı: “Biyokütle kurulu gücümüz 71 kat artarak 2021 sonunda 2 bin megavatı aştı. Toplam kurulu gücümüz ise şu an 99 bin 800 megavata ulaştı. İnşallah önümüzdeki 1-2 ay içerisinde toplam 100 bin megavat kurulu güce ulaşacağız. Tabii bunun daha sevindirici olan tarafı ise kurulu gücümüzün yaklaşık yüzde 54’ü yenilenebilir enerji kaynaklı olması. 2021’de biyokütle santrallerimiz 7 bin 600 gigavatsaat elektrik üretti. Bu toplam üretimimizin yüzde 2,3’üne karşılık geliyor.” bilgisini paylaştı. Biyokütle yatırımlarının artması için yatırımcılara yol haritası niteliğinde olan Biyokütle Enerji Potansiyel Atlası’nı yayınladıklarını söyleyen Dönmez, “Türkiye’de atıkların teorik enerji eşdeğeri yıllık 34 milyon ton eşdeğer petrol (TEP). Ekonomik enerji eş değeri karşılığı ise yaklaşık yıllık 4 milyon TEP. Bunun parasal karşılığı ise yaklaşık 1,5 milyar dolar diyebiliriz. Bu potansiyeli neden harekete geçirmeyelim? Teknolojimiz, insan kaynağımız, potansiyelimiz fazlasıyla var.” dedi. Başka bir teknoloji geliştirme projesinin de bakanlığın kuruluşu TEMSAN tarafından yürütüldüğünü aktaran Dönmez, şunları kaydetti: “1 metreküp gaz üretme kapasiteli mini biyogaz ünitesi üretildi. BİOTEM adını verdiğimiz ünite organik atıkları kullanıyor. BİOTEM, 1 ila 3 büyükbaş hayvan atığından ürettiği gazla, bir hanenin 3 öğün yemeğini pişirebilecek kapasiteye sahip. Sistem, hayvan atıklarının yanı sıra yemek atıklarından da enerji üretebiliyor. Biyojeneratör vasıtasıyla 1 metreküp biyogazdan, 1 saat süreyle elektrik de üretilebiliyor. Bazı noktalarda halen proje geliştirme çalışmaları sürüyor. 12 farklı lokasyonda sistemin kurulumu devam ediyor. Yaygınlaştırılması için arkadaşlarımız çalışmalarını sürdürüyor.”
Dönmez, ayrıca benzine biyoetanol ve motorine biyodizel eklenmesi yönündeki uygulamalarla önemli oranda akaryakıt ithalatının engellendiğini ifade ederek, “2020 içerisinde 74 bin 800 tonu biyodizel ve 46 bin 500 tonu etanol olmak üzere toplam 121 bin 300 ton biyoyakıt ülkemizde üretildi. Yaklaşık 50 milyon doların üzerinde bir ithalatı da bu şekilde engellemiş olduk. Sadece finansal getirisi yok bu işin. Çevre kirliliğinin önlenmesi ve kaynak çeşitliliğinin artırılmasını da projemizin diğer artıları olarak kazanç hanemize ekledik.” diye konuştu.