SELİN CEYLAN / MİLLİYET Nalan tüm gerçeği öğrendi. Öğrendikten sonra yaşadığı çaresizliği gözlerinin önünden geçti kahkahalarının ortasında sayıkladığı tek cümle ‘Aptal Nalan’ oldu. Çabucak otomobiline binip konağa döndü. O sırada Cana’nın telefonu geldi. ‘Müjdemi isterim! Artık daha fazla üzülmene dayanamadım rahatla istedim. Artık rahat rahat boşanabilirsin’ Sedat şoke olmuştu. Dondu kaldı.
ARTIK HİÇBİR ŞEY ESKİSİ ÜZERE OLMAYACAK
Sedat haberi alır almaz, Nalan’ı aramaya başladı. Nalan o sırada taşları tek tek yerine oturtuyordu. En son Hayri’nin söyledikleri aklına geldi. ‘İçinde bulunduğun durumu değiştirmek istiyorsan bunu kendin için yalnızca sen yapabilirsin’ Gözyaşlarını silip meskene gerçek yola koyuldu.
Sedat panik halinde Gülcihan’la Nalan’n vereceği yansıları düşünüyordu. En güzelinin Feride’ye durumu açıklamak olduğunu söyledi lakin buna yüreği yoktu. Misyonu Gülcihan devraldı. Feride’yi çalışma odasına davet etti. Israrla salonda konuşmasını isteyen Feride’ye herkesin içinde Sedat ‘Cana Nalan’a bebeği söylemiş’ dedi. ‘Çenem kopsaydı da kızımı sana vermeseydim, bu konuta gelin etmeseydim! Ben kızımı niçin sana verdim? Niçin verdim he? Diğerlerini gebe bırak diye mi? Kızımı ara! Hele bir Nalan’a bir şey olsun seni elimden kimse alamaz duydun mu beni’ dedi. Hayri bağrışmaları duyduğu sırada Nalan’ı aradı. Tam o sırada Nalan konağın önündeydi.
Nalan içeri koşar adımlarla ilerlerken Sedat durumu toparlamak ümidiyle konuşmaya çalıştı. Nalan bunların hiçbirini umursamadan uzun vakittir hakettiği o büyük tokadı Sedat’a attı. ‘Geç kaldın Sedat üzgünüm. Seninle konuşma zamanı kapandı. Sen benim hayatımda gördüğüm en vahim yalancısın! Hakikaten seni tanıdığım, sana inanıp seninle evlenediğim güne lanet olsun Bundan sonra yeni hayatında sevgilinle, çocuğunla sana mutluluklar diliyorum’ dedi ve yüzüğü fırlatıp attı. Gülcihan ortaya girerek ‘Nalan, yavrum…’ demesiyle Nalan kelamlarına devam etti:
Nalan: Ayy siz de tabi bütün bunları benden duyduğunuz için büyük şok olmuşsunuzdur o denli değil mi?
Gülcihan: Nalan… Yavrum… Biz hakikaten hiçbir şey bilmiyorduk…
Nalan: Siz ne usta yalancılar çıktınız ya… Hakikaten… Sahiden ayakta alkışlamak istiyorum. Fevkalade performanslar bunlar!
Selen: Bak Nalan biz nitekim…
Nalan: Lakin sen de haklısın, siz de haklısınız. Ben de karşımda her söylediğim palavrası yiyip yutmuş bir ahmak bulsam ben de sizin üzere palavra söylemeye devam ederim. Derim ki bundan sonrasına da inanır herhalde. Lakin bitti! O periyot kapandı. İnanmam. Neden inanmam biliyor musunuz? Zira o gün olan heyecanım o gün olan saflığım o gün olan temizliğim hepsini bitirdiniz! Hepsini el birliğiyle mahvettiniz! Siz beni mahvettiniz, siz beni kirlettiniz! Siz beni kendinize benzettiniz. Sakın bunlar için Sedat’a kızmayın zira bunu hepiniz yaptınız! Ya ben buraya Cana’yı getirdim, gözünüzün içine baktım. Durumu anlatın bana. Nasıl kandırdınız beni ya? Nasıl o palavra çukuruna beni attınız? Hiç mi acımadı içiniz? Şöyle bakıyorum da size bir insan fakat bu kadar acımasız olabilir ki ben acımasızlığı çok uygun bilirim. Bu kadarını hayal etmemiştim hiç.
Feride: Kâfi artık üst çık artık konuşalım.
Nalan: Kâfi mi anne? Sen niçin sustun? Haydi bu beşerler neyse, bunlar sussun. Sen bunu kızına nasıl yapabildin? Size de bana da yazıklar olsun! Birkaç kesim eşyamı alıp çıkıp gidicem bu konuttan kimse peşimden gelmesin!
‘ŞANINIZ YÜRÜSÜN!’
Evde tüm bunlar yaşanırken Rafet geldi. Tako ve Hayri’yi karşında gören Rafet içerde bir şeyler olduğunu anladı ve çabucak kapıyı açmasını istedi. Gülcihan’ın yavarışlarına ‘Bitti!’ diye bağırırken içeri Rafet girdi. Ne olduğunu sordu. Nalan dönüp ‘Hoş geldiniz Rafet Bey! Valla olasılıkla sizde bilmiyorsunuz zira bu türlü şeyleri bir sizden bir de benden saklarlar. İyi uğurlu olsun Rafet Bey dede oluyorsunuz hayallerinizden biri gerçekleşti’ dedi. Sonra Sedat’a dönüp ‘Gerçi ben Cana’ya şeyi sormay unuttum. Kız mı erkek mi? Lisanını mi yuttun söylesene! Çocuğu yaparken utanmadın söylesene kız mı erkek mi?’ Sedat başı önde ‘Erkek.’ dedi. Nalan ‘Şahane bir de erkek, şanınız yürüsün’ dedi. Üst çıkıp eşyalarını toplarladı. Dönerken yalnızca Rafet ve Muzo’yla vedalaştı. Konuttan çıkarken akabinde Feride geldi ve ‘Hemen üst çık, senin gidecek bir yerin yok! Senin meskenin burası. Gidemezsin’ dedi. Nalan, ‘Öyle de bi’ gideceğim ki sen bile şaşıp kalıcaksın ‘anne’ dedi ve ardına bile bakmadan gitti.
‘BABAM ASLINDA BENİ ÇOK SEVİYOR’
Nalan çıktıktan sonra Rafet, Sedat’ı azarladı. Duydukları sonrasında dayanamayan Sedat içinde tuttuklarını döktü. ‘Ben sevmeyi bilmiyorum Baba! Ya beni sevmedin, olmadı işte ne yapalım! İnsan zorla sevemiyor. Palavra mı? Palavraysa yalan deyin. Daima sustunuz. Soyadının altından da kalkamadım. Ben o kadar büyük değildim özür dilerim. Size layık bir evlat olamadım, beceremedim yeniden yapamadm beni affet. Ancak şunu da bil ben seni daima çok sevdim. Bana bağırsan da azarlasan da kızsan da seni çok sevdim. Senin oğlun olmaktan gurur duydum. Bunu nasıl yaptım biliyor musun baba? 5 yaşımdan beri tıpkı cümleyi tekrar ettim. Babam aslından beni çok seviyor lakin göstermeyi bilmiyor’ dedi ve Cana’ya haddini bildirmeye gitti. Sedat çıktıktan sonra Rafet afalladı ve odasına çıktı.
‘BUGÜN YENİ HAYATIMIN BİRİNCİ GÜNÜ’
İşten dönen Alp, Cana’nın keyifli hallerinden bir şeylerin döndüğünü anladı. Cana’nın keyfi yerindeydi. Cana keyifle meyve soyarak ‘Bugün hayatımın birinci günü.’ dedi. Bu sırada Nalan, Billur’un yanına gitti. Olanları anlattı. Avukat bulmasını istedi. Bu sırada Sedat Cana’nın kapısına dayandı.
Cana’ya onun büyük bir kusur yaptığını söyledi. Artık hiçbir şeyin eskisi üzere olmayacağını bir daha onu görmeyeceğini söyledi. Çıkışta Alp’le karşılaşan Sedat, Alp’le birbirine girdi. Cavit, Gülcihan’dan aldığı haberle çabucak Sedat’ın yanına gitti ve Alp’le ayırdı. Sedat’ı alıp oradan çıktı. Bitik bir halde olan Sedat’ı teselli etti.
‘HAYATIMA UYGUN Kİ GELMİŞSİN’
Hayri Nalan’n peşinden Billur’un kapısına gitti. Nalan’ı merak ediyordu. Kapıda olduğunu görünce kapıya indi. Hissetleri yaşadıkları üzerine biraz konuştular. Olaylara düzgün istikametten bakmasını ve bundan sonrasının daha kolay olacağını söyledi. Hayatının bundan sonra daha hoş olacağından bahsetti. ‘Artık dümen sende! Yeni hayatına merhaba diyebilirsin.’ dedi. Ve hiç düşünemeden konutunun anahtarını Nalan’a uzattı. Nalan teşekkür ederek elinden aldı. Hayri’ye ‘Hayatıma âlâ ki gelmişsin.’ dedi. Birbirlerine üzülmemeleri ismine kelam verip yarın görüşmek üzere vedalaştılar.
‘SENİN ZEKANA HİÇ YAKIŞMIYOR’
Selen kapıdan dışarıyı izlerken Muzo farketti ve ne yaptığını sordu. Hayri’nin kapıda olmadığını ve bu tesadüflerin garip olduğunu söyledi. Bu türlü çekip gitmesini birine güvenmesine bağladı. Duydukları karşısında söylediklerini Selen’in zekasına yakıştıramayan Muzo, Nalan’ın çekip gitmesini her bayanın yapması gerektiği şeyi yaptığını ve bunu kurcalaması yerine kendi kardeşliğini sorgulamasını söyledi. O sırada Sedat’ın söyledikleri Rafet’in kulaklarından çınlıyordu. Odaya Gülcihan’ın girmesiyle ondan özür diledi ve her şeyin suçlusunun kendi olduğunu söyledi. Gülcihan tüm sevgisiyle Rafet’e sarılıp bunun hepimizin yanılgısı olduğunu söyledi, sarıldılar.
‘SEN ANNEMİN ACISINI BENDEN ÇIKARDIN!’
Sabah Feride’yle karşılaşan Hayri, Feride’nin Nalan’ı meskene geri getireceğini öğrendiği üzere Nalan’a ‘Akşamı iple çekiyorum.’ diye bildiri attı. Yaşadıkları üzerine Billur hiçbir şey için kaygılanmamasını, sakin kalmasını ve canı ne istiyorsa onu yapmasını söyledi. Bu sırada meskene Feride geldi. Feride meskene geri dönmesi için ikna etmeye çalıştı. Hala onu düşünmeyip meskene dönemesini isteyince Nalan dayanamadı ve bu vakte kadar yaşadıklarını bir bir anlattı, içini döktü. ‘Sen annemin acısını benden çıkardın! Onun yaşayamadığı her şeyi ben de yaşamayayım istedin.’ dedi. Nalan’ın söyledikleri karşısında Feride’nin tek çıkışı ‘Sen kimden güç alıyorsun?’ oldu. Nalan kendisine güvendiğini ve artık hayatını istediği üzere yaşamak istediğini söyledi. Feride ‘Allah utandırmasın.’ dedi ve çıktı.
SEDAT BOŞANMAK İSTEMİYOR!
Nalan hiç sürat kesmeden boşanma davasını açmak istediğini şirketin avukatına söyledi. Avukatla konuşunca Nalan kendini rahatlamış hissetti. Bunu duyan Feride’nin birinci işi eski oturdukları yalıyı kimsesiz çocuklara bağışlamak oldu. Zira hamasetini buna bağladı. O sırada Nalan’ın yanına giden Sedat ağzına geleni saydıktan sonra Nalan’a boşanmayacağını söyledi. Tartışırken Hayri’den gelen aramayı gören Sedat Nalan’dan hesap sordu. Nalan eşya istediğini onun için aradığını söyledi. Bunun üzerinde çok durmayıp mevzuyu değiştirerek Sedat’ın gitmesini istedi. Asla boşanmayacağını söyleyen Sedat oradan ayrıldı ve konağa döndü. Hayri’yi görünce Nalan’ı bir daha aramaması gerektiğini söyledi.
FERİDE’DEN GECE BASKINI
Bir gözü daima Hayri’nin üzerinde olan Feride, akşam konakta olmadığını anladı. Hayri çoktan Muzo’dan müsaade alıp Nalan’la birlikte meyhaneye gitmişti. Birinci kere özgür hisseden Nalan çok memnundu. Mesken halkı hala Nalan’ı nasıl geri döndürceğini düşünüyordu. Feride’nin huzursuzluğu üstünden gitmemişti evvel Nalan’ı sonra Billur’u aradı. Billur, Feride’yi Nalan’ın uyuduğuna inandırdığını sandı lakin Feride olağan ki inanmadı. Meyhanede dertleşen Hayri ve Nalan yeterlice yakınlaşmıştı. Biraz alkol alan Nalan yeterlice rahatlayıp Hayri’nin elini tutup yanağından öpmeye başladı. Nalan hayatının birincilerini yaşamaya devam ederken Feride Billur’un meskenine gitti.
Billur’un iterek içeri giren Feride konutun içinde Nalan’ı aradı. Göremeyince Billur’a gerçeği söylemesini istedi. Bu sırada Nalan Hayri’nin konutunda uyuya kalınca Hayri onu yatak odasına yatırmak için uyandırdı. Alkolün tesiriyle pek kendinde olmayan Nalan, Hayri ne derse onu yapıyordu. O sırada Nalan’ın üzerindekileri çıkarmasını teklif etti. Nalan hiç itiraz etmeden baş hareketiyle onayladı. Hayri ‘İyi geceler’ diyip odadan çıkmak isteyince Nalan elinden tutup ‘Gitme!’ dedi. Yanında yatması için çağırdı. O sırada Feride Nalan’ın nerede olduğunu anladı.