Araştırmalar ve veriler hızla artarak birikiyor olsa da, zekanın tam olarak ne olduğu veya nasıl doğru bir şekilde ölçülebileceği konusunda hala belirlenmesi gereken çok şey var. Bu yüzden de çocukların video oyunları oynamasının zekaları üzerindeki etkisi hakkındaki sorular uzun süredir net bir cevap olmadan varlığını sürdürüyor. Mayıs 2022 tarihli bir rapor ise, doğru cevabı bulduğunu iddia eden birkaç araştırma arasında yer alıyor.
Akademisyenler, ebeveynler, öğrenciler ve oyuncular arasında video oyunlarının bizi daha mı zeki yaptığı, zekamıza zarar mı verdiği, her iki etkiye sahip mi olduğu yoksa hiçbir etkisi olmadığı mı konusunda uzun bir süredir sorular soruyor. Araştırma sonuçları da sorular kadar farklı cevaplar gösteriyor. Bunun birkaç nedeni var.
Birincisi, bir video oyununu neyin oluşturduğuna dair birçok soru var. Mobil oyunlar ve konsol oyunları aynı kategoride mi olmalı? Peki ya bulmaca oyunları ve nişancılık oyunları? Çevrimiçi çok oyunculu oyunların tek başına oynanan oyunlardan farklı bir etkisi var mı? Ayrıca, bir kişinin günü birçok aktivite içerir ve oyun oynamayı tek bir değişken olarak izole etmek çok zordur.
Bir çocuk video oyunlarını ve ders çalışmayı severken diğeri ikisinden de nefret ediyorsa, bu video oyunlarının zekaya katkıda bulunduğu anlamına mı gelir? Eğer bir çocuk, ailesinin maddi durumu diğer bir çocuğa göre daha iyi olduğu için video oyunları oynayabiliyorsa, zeka farkının ne kadarı oyun oynamaktan ve ne kadarı farklı ekonomik fırsatlardan kaynaklanmaktadır?
Ve belki de en önemlisi, zekayı oluşturan nedir? Notlar mı? IQ testleri mi? Başka bir şey mi? Bu bile tartışmaya açık.
Nature dergisi tarafından yayınlanan Mayıs 2022 tarihli bilimsel raporun yazarları, en azından bu sorulardan bazılarını yanıtlamaya yaklaştıklarını söylüyor. “Biliş ve sosyoekonomik arka plandaki genetik farklılıkları kontrol ederken dijital medyanın çocukların zekası üzerindeki etkisi” başlıklı makale, genetik ve ebeveyn eğitimi için bulgularını düzeltiyor. Yazarların “zeka, eğitimsel kazanım ve diğer bilişsel yeteneklerin tümü yüksek oranda kalıtsaldır” argümanını savunmalarından dolayı bu büyük bir öneme sahip.
Zeka, kalıtsal mıdır?
Bazıları zekanın genetik olarak önceden belirlenmiş olduğu iddiasına karşı çıksa da, yazarlar ebeveynlerin eğitimini de göz önünde bulunduruyor. Eğitim düzeyi hane halkı geliri ile uyumlu olmasa da, bu, karmaşık sosyo-ekonomik veriler için tartışmalı bir şekilde iyi bir gösterge olabilir.
Araştırma, dokuz ila 10 yaşları arasındaki yaklaşık 10.000 Amerikalı çocuğa ilişkin temel bilgileri ve iki yıl sonra bunların yarısından fazlası ile takip çalışmalarını içeriyor. Ayrıca araştırmacılar, genetik farklılıkları hesaba katmak için “poligenik puanlara” da bakıyor.
Yazarlar, video izlemek, video oyunları oynamak ve sosyal medyayla etkileşim kurmak için harcanan zamanı içeren ekran süresini analiz etti. Ayrıca, zekayı beş zeka ölçüsü kullanarak analiz etti. Sonuçlar oldukça ilginçti: “Başlangıçta, izleme ve sosyalleşme ile geçirilen zeka, zeka ile olumsuz bir şekilde ilişkiliyken, oyun oynama ilişkili değildi. İki yıl sonra, oyun oynamak zekayı olumlu etkiledi ama sosyalleşmenin hiçbir etkisi olmadı (…) beklenmedik bir şekilde, video izlemek de zekayı olumlu yönde etkiledi.”
Ayrıca makale, yalnızca oyunun kendisiyle pozitif bir ilişki kurmakla kalmayıp, oyun oynamak için harcanan zamanın da pozitif bir şekilde ilişkili olduğunu söylüyor. Başka bir deyişle, daha fazla oyun oynamak, daha fazla bilişsel artış anlamına geliyor. Tabii ki burada süre için bir sınır belirtilmemiş olması sonuçlardan şüphelenmeyi kolaylıkla haklı çıkarıyor.
Araştırmanın yazarları, herhangi bir sorumlu araştırmacı grubunun olması gerektiği gibi, raporlarıyla ilgili birkaç soruna işaret ediyor. Bu sorunlardan bazıları, yukarıda bahsedilen ve bu tür tüm araştırmaları etkileyen sorulardır.
Oyun süresi zekada etkili mi?
Öncelikle, ekran başında geçirilen süre anketlerden toplandı ve araştırmacıların, bildirilen oyunların akıllı telefon oyunları mı, konsol oyunlarımı, çevrimiçi mi yoksa çevrimdışı mı olduğunu bilmelerinin net bir yolu yok. Ayrıca anket verileri söz konusu olduğunda her zaman olduğu gibi anketi dolduran kişilerin kendilerini “daha iyi” göstermek için cevaplarını bir miktar değiştirmiş olmaları mümkün. Eğer ebeveynler kendilerini daha katı veya daha esnek kurallı göstermek istedilerse, bu verileri yanlış bildirmiş olabilirler.
Ayrıca yazarların belirtmediği problemler de bulunuyor. Zeka ölçümü için kullanılan testler kelime ve görüntü tanıma, hafıza, uzaysal mantık, ses tepkisi ve benzeri ölçütleri kullanırken bir IQ testi içermiyordu. Ayrıca dil algılama, matematik, mantık ve diğer bazı faktörler için ölçümler de bulunmuyordu.
Zeka için kullanılan ölçütlerin genel olarak video oyunlarda iyi olmanızı sağlayan özellikler olduğu söylenebileceğinden dolayı, araştırma sonuçlarının video oyunlar için pozitif bir sonuç verirken sosyalleşme için etkisiz bir sonuç göstermesinin pek şaşırtıcı olmadığını da söyleyebiliriz.
Video izlemek görüntü tanıma ve ses tepkisi gibi faktörlere daha fazla yardımcı olurken, sosyal medya ise dil algılama, mantık ve test edilmeyen diğer ölçütlere katkıda bulunabiliyor.
Peki, o zaman oyunlar zekayı ne kadar etkiliyor?
Zeka, pek çok farklı yönü ve alanı içeren çoklu bir konsept ve bu yüzden araştırmacıların zekanın hangi yönlerini test etmeye karar verdikleri, araştırmaların sonucu üzerinde kesin bir etkiye sahip oluyor.
Kısacası, tüm araştırmalara bakarak video oyun oynamanın çocuğunuzun zekası üzerinde bir etkisi olup olmadığı sorusuna sadece “bir miktar” cevabını verebiliriz. Özellikle düşünmeyi ve tepki vermeyi gerektiren video oyunların kesinlikle zekanın bazı yönleri üzerinde pozitif bir etkisi olabilse de, zekanın bazı yönleri üzerinde hiçbir etkiye sahip olamıyor. Bu yüzden, hayattaki pek çok şeyde olduğu gibi, video oyunların aşırıya kaçmadan oynanmasının faydası var. Ancak (en azından şimdilik) kesinlikle öğrenimin yerini almazlar.