FETÖ’den askeri sınav öncesi örgüt evinde sağlık testi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosunca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan H.Ç, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanıp itirafçı oldu ve örgüte ilişkin bildiklerini anlattı.
H.Ç, 2012’de lisedeki sınıf arkadaşının ders çalışma bahanesiyle götürdüğü evde örgütle tanıştığını ve evlerinde kalmaya başladığını belirtti.
Aynı evde kaldığı kişiler ve kendisinden sorumlu mahrem imam hakkında bilgi veren H.Ç, “Bu eve gittiğimizde sınıf arkadaşım beni Nazım kod adlı şahıs ile tanıştırdı. Bu evde ders çalışıyorduk. Bize Fetullah Gülen’e ait videolar izlettiriliyordu. Nazım, eve geldiğimizde cep telefonlarını kapattırarak bulunduğumuz odanın dışında bırakmamızı istiyordu.” ifadelerini kullandı.
FETÖ’nün evlerinde bulunduğu süre boyunca örgüt evlerinin nasıl finanse edildiği hakkında da bilgiler paylaşan H.Ç, şunları anlattı:
“Nazım, kaldığımız evin yakınlarında bulunan başka bir eve bizi yemeğe götürdü. Bu evde esnaflardan oluşan yaklaşık 8-10 kişilik bir grup vardı. İçlerinden birisi diğerlerine bu ay kimin ne kadar para vereceğini söylüyordu. Birine bu ay çocuğu olduğu için para vermemesini, diğerine geçen ay az para verdiği için bu ay daha çok para vereceği şeklinde konuşmalar geçtiğini duydum. Nazım daha sonra esnaflardan toplanan paraları aldı ve çıktık.”
– ÖRGÜT EVİNDE SAĞLIK TESTİ
H.Ç, YGS sınavına hazırlandığı dönem tıp fakültesini istediğini ancak örgütün yönlendirmesiyle askeri okulları tercih etmek zorunda kaldığını ifade etti.
Sınavdan önce kendisinden sorumlu Nazım kod adlı kişinin eve gelerek sağlık yönünden herhangi bir engelinin olup olmadığını sorduğunu aktaran H.Ç, şu bilgileri paylaştı:
“Askeri okulları tercih edersem herhangi bir sağlık problemim olup olmadığını, vücudumda yara izi olup olmadığını, düz taban olup olmadığımı sordu. Evde bizi sağlık testine soktu. Bir gün yine eve geldiğinde Nazım bana ve evdekilere renk körlüğü testi yaptı. Elinde bir dergi getirdi ve bize içerisindeki rakamları doğru okuyup okumadığımızı kontrol etti. Notlar aldı. Ayrıca ayağa kaldırıp düz taban olup olmadığımıza baktı. Ayaklarımızın altında incelemeler yaptı.
Yine askeri okul mülakatlarına girdiğimizde ne şekilde davranmamız gerektiğini, sorulara net cevap vermemizi, mülakata girdiğimizde üç adet zarf olacağını, çektiğimiz zarflarda hangi sorular varsa cevap vereceğimizi, genellikle Atatürk İlke ve İnkılapları şeklinde sorular olduğunu söyledi. Ayrıca Nazım, annemin kimlikteki fotoğrafında başının açık olup olmadığını sordu. Annemin başı açık şekilde fotoğraf çektirip kimlik değiştirmemiz gerektiğini söyledi. Ben de bunun üzerine annemin başı açık şekilde fotoğraf çektirip nüfus cüzdanını değiştirdim. İnternet üzerinden Kara Kuvvetleri Komutanlığı, GATA Sağlık Meslek Yüksekokulu ve Jandarma Genel Komutanlığı Astsubaylık sınavlarına müracaat ettim. Her iki kuvvetin spor mülakatını kazandım ve yedek olarak sıralamaya girdim.”
Ankara Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığına kayıt yaptırdığını anlatan H.Ç, okula başlayınca Nazım’ın kendisini başka bir örgüt yöneticisine devrettiğini ve sonraki süreçte her tayin olduğu ilde başka bir mahrem imamın kendisiyle ilgilendiğini belirtti.
Görev yaptığı illerdeki örgüt yöneticisinin ankesörlü telefondan arayarak irtibata geçtiğini anlatan H.Ç, darbe girişimi sırasında Van’da görev yaptığını, herhangi bir örgüt mensubundan darbeye yönelik emir ve talimat almadığını savundu.
Örgüte dair bildiklerini anlattığını, yaptıklarından pişman olduğunu dile getiren H.Ç, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalandırılmasını talep etti.