Enerji krizi Rusya-Ukrayna savaşı öncesinde de yaşanıyordu ancak savaş krizi farklı boyutlara taşıdı. Doğalgaz fiyatlarının yüksekliği bir yana, temin etmek ve doğalgazın kaynağından ihtiyaç duyulan ülkeye ulaşması bile ayrı ayrı aşılması zor sorunlar olarak ortaya çıktı.
“Enerji piyasasında olağan dışı bir durum var”
AA’nın haberine göre, bu aşamada Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, enerji sektöründe Rusya’nın petrol ve gaz ihracatından kaynaklanan açığın telafi edilmesi için önemli adımlar atılması gerektiğini belirterek, “Enerji piyasalarında şu anda olağan dışı bir durum var, bu durum da olağan dışı tedbirler almayı gerektiriyor.” dedi.
Acil tedbir alınması uyarısı
Birol, G7 zirvesi öncesi, dünyayı etkisi altına alan enerji krizine karşı acil ve önemli tedbirler alınması gerektiğini söyledi.
Petrol ve doğalgaz fiyatları yüksek ve oynak kalabilir
Gelecek 6 ayın dünya ekonomisi için son derece zorlu geçebileceğini ifade eden Birol, bu süreçte petrol ve doğalgaz fiyatlarının “yüksek ve oynak” kalabileceğini ve bu durumun enflasyonda hızlı artışa ve küresel resesyona yol açabileceğini anlattı.
Acil eylem planı hazırlanmalı
Birol, Rusya’nın Avrupa’ya doğalgaz sevkiyatını kısması veya tamamen kesmesi ihtimaline karşı acil eylem planı oluşturulması gerektiğini vurgulayarak, “Bu acil eylem planı, sanayi ve konutlarda yapılacak kısıtlamaların hangi plan dahilinde olacağını ve bunun ekonomik hayata olumsuz etkilerinin nasıl en aza indirileceğini içermeli.” diye konuştu.
Kısa vadede atılabilecek ardımlar
Sektörü rahatlatmak için kısa vadede atılabilecek birkaç önemli adım olduğunu dile getiren Birol, şunları kaydetti:
“Petrol ve doğalgaz üreticilerinin ellerinde olup da piyasaya sürmedikleri petrol ve doğalgazı gecikmeden piyasaya sürmeleri ve piyasanın stabil hale gelmesi için katkıda bulunmaları gerekiyor, özellikle Orta Doğu’daki büyük petrol üreticileri. İkincisi, tüketim alanında planlanmış bazı tedbirler almak gerekecek. Evlerdeki termostatı kış aylarında 1-2 derece düşürmek veya arabaların her iki günde bir trafiğe çıkması gibi pratik önlemler olabilir. Bir diğer adım da kapanması planlanan nükleer santrallerin kapanmasını ötelemek olabilir. Bir yandan mevcut üreticilerin petrol ve gaz üretimini artırıp arza katkı yapması diğer yandan da talebi düşürmek için önlemler alınması gerekiyor. Bu tedbirleri almadan Rusya gibi dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz ihracatçısı olan bir ülkenin ihracatındaki ciddi düşüşleri telafi etmek mümkün değil.”
“Bazı ülke ve şirketler krizi fırsat bilip fosil yatırımları artırma planı yapıyor”
Tüm dünyada etkisini hissettiren “küresel enerji krizine” karşı atılacak adımların iklim krizini daha da kötüleştirmemesi gerektiğini belirten Birol, şöyle devam etti:
“Bazı ülke ve şirketler krizi fırsat bilip fosil yatırımları artırma planı yapıyor. Bu yatırımların iki riski var. Birinci risk, bu fosil yakıt yatırımlarına bugün başlasanız ilk üretim en erken 5-10 yıl sonra piyasaya gelecek. O zaman içinde petrol veya kömüre yönelik talep artışı olacağını düşünmek bu ülke ve şirketler için iyimser ve riskli bir varsayım. Çünkü teknolojik gelişmeler, ülkelerin aldığı ve alacağı kararlar fosil yakıtlara olan talebi azaltacak. İkincisi de iklim riski. Bu projeler hayata geçerse dünyanın 2050’de sıfır emisyon hedefine ulaşması hemen hemen imkansız hale gelecek. Bu bakımdan benim üzerinde durmak istediğim konu, bu krize cevap verirken başka bir krizi derinleştirmemek.”
“Birçok ülke enerji güvenliğini sağlamak için kömürü çözüm olarak görüyor”
Birol, birçok ülkenin şu anda enerji güvenliğini sağlamak için kömürü bir çözüm olarak gördüğünü söyledi.
IEA’nın son çalışmasına göre, kömür yatırımlarının dünyada yüzde 10 arttığını ifade eden Birol, “Herkes kömüre ilginin azalacağını bekler ve umarken, burada artış görüyoruz. Bunun da nedeni enerji arz güvenliğine kömürün çözüm olacağı düşüncesi. Bence bunu iki şekilde düşünmek lazım. Şu anda acil olarak savaş hali diyebileceğimiz bir durumda mevcut kömür santrallerinin birkaç aylık süre için kullanılması mantıklı ve mazur görülebilecek bir hareket fakat uzun dönemli kömür yatırımları yapılması iş ve kârlılığın yanı sıra iklim açısından riskli.” değerlendirmesinde bulundu.