AK Parti, 2’nci 10 yıllık, ‘siyasi vizyon belgesi’ için hazırlıklarını sürdürüyor.
AK Parti Grup Başkan Vekili Mahir Ünal, bu süreçte seçmenlerin dikkate aldığı hususları değerlendirdi.
Ünal, 2023 genel seçim kampanyalarının 2018’e kadar yapılan seçim sürecinden farklı yapılacağını açıkladı.
“1 yıldır çalışmalarını sürdüren bir strateji heyetimiz var”
Mahir Ünal, “Seçim beyannamesi ile siyasi vizyon belgesi çalışmaları farklı. AK Parti Genel Merkezde, AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş’un başkanlığında yaklaşık 1 yıldır çalışmalarını sürdüren, bir strateji heyetimiz var. O strateji heyetinde çalışmalar devam ediyor” dedi.
“İcraatların yüzde 85’ini gerçekleştirmiş”
Ünal, seçim beyannamesi ile ilgili ilk toplantının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında geçtiğimiz günlerde gerçekleştirildiğini hatırlatarak, “Bu toplantıda bugüne kadar yapılan seçim beyannameleri ile ilgili mukayeseli bir sunum gerçekleşti. Bu mukayeseli sunumda; AK Parti 2002 yılında neleri vaat etmiş, 2007, 2015, 2018 seçimlerinde neleri vaat etmiş, bu vaat ettiklerinden ne kadarını gerçekleştirmiş? Bu oran yüzde 70 ile yüzde 90 arasında. AK Parti seçim beyannamelerinde vaat ettiği icraatların yüzde 85’ini ortalama gerçekleştirmiş.
Şimdi genel merkez yeni bir seçim beyannamesi çalışmasını sürdürüyor. Aynı zamanda da yeni bir ‘seçim vizyon belgesi’ çalışması sürdürülüyor. 28 Ekim tarihinde AK Parti, ‘seçim vizyon belgesi’ni açıklayacak. Bazen seçim beyannamesi ile seçim vizyon belgesi karıştırılıyor. 28 Ekim’de seçim vizyon belgesini Sayın Cumhurbaşkanımız açıklayacak” diye konuştu.
“Seçim kampanyası hükümet sistemine göre yapılacak”
DHA’nın aktarımına göre; Ünal, 2018’e kadar yapılan seçimlerin parlamenter sistemde gerçekleştiğini, 2023 genel seçim kampanyalarının ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne göre yapılacağını hatırlattı.
“2014’ten sonra seçimin psikolojisi değişmeye başladı”
Ünal, “Parlamenter sistem seçimleriyle, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi seçimlerinin bir farklılığı var. Hem kampanya mekaniği açısından bir farklılığı var, hem icraatlar, siyasi dil, siyasi partilerin durduğu yer ve hükümetin durduğu yer. Parlamenter sistemde daha çok başbakan hükümet, aynı zamanda bakanların milletvekillerinden seçiliyor olması gibi bir özelliği vardı. Siyasete bir etkisi vardı. Şimdi ise bu seçimlerde cumhurbaşkanı ve kabinenin yaptığı icraatlar, çalışmalarla, partinin, genel merkezin siyasi perspektifi vizyonu ve Türkiye’nin geleceğine dair ortaya koyduğu siyaset. Bunlar üzerinde ciddi çalışmalar yürütüyoruz.
Parlamenter sistemde kampanyalar daha çok konvansiyonel kampanyalardı. Dijital dönüşümün bir sonucu olarak, artık kampanyalar konvansiyonel olmaktan daha çok dijital kampanyalara dönüştü. Aslında biz bunu 2014’te çok net olarak fark ettik. 2014’e kadar seçimin psikolojisi, dili, ruhu oluşur ve seçim gününe kadar bu değişmezdi. Ama 2014’ten sonra seçimin psikolojisi, ruhu adeta her hafta değişmeye başladı” ifadelerini kullandı.
“Seçimi anlık doğru stratejiler belirler”
Ünal, bugün daha çok sosyal medya platformlarının bir sonucu olarak gün be gün seçimin psikolojisi, ruhu ve atmosferinin değiştiğine işaret ederek, “Bu da kampanyaları daha dijital, daha akışkan, daha stratejik ve günlük strateji belirlenmesi gereken kampanyalar haline getiriyor. Hele hele Türkiye’nin dezenformasyona maruz kalan ülkeler sıralamasında birinci sırada olması, yani bir anda ortaya atılan bir iddia biranda bütün gündemi değiştirebiliyor. O yüzden bütün siyasi partilerin kaçınılmaz olarak kampanya planlamalarını, akışkan, dijital ve anlık stratejilere dayalı olarak yürütmesi gerekiyor.
O yüzden biz bir yıl öncesinden strateji heyetimizi oluşturarak toplantılarımızı haftalık yapıyorduk. Seçim yaklaştıkça bu toplantılar 3 gün, 2 gün ve günlük toplantılara dönüşecek. Çünkü seçimi anlık doğru stratejiler belirler. Özellikle son 5 aydır biz doğal olarak sahadan da anlık geri bildirimler alıyoruz. Aynı zamanda ortaya konulan paydaş algı haritalarıyla; 7 -8 parametrede farklı seçmen paydaş gruplarının, algılarının, taleplerinin değişkenliğini ve buna uygun yeni stratejiler ve buna uygun yeni arzlar oluşturmak gerekiyor” dedi.
“Dünya Erdoğan’ın çözümcü liderliğini takdir ediyor”
Mahir Ünal, son 5 ayda AK Parti’nin, oylarının yükseldiğine dikkat çekerek, “Bu 6’lı masanın ortaya herhangi bir şey koyamamış olması, yine kendi içlerinde bir uyum yakalamamış olmaları ve vatandaşın, ‘daha kendi ilişkilerini yönetemeyenler, ülkeyi nasıl yönetecekler?’ algısına sahip olmaya başlaması karşı tarafta ciddi bir erime ortaya koymaya başladı ki özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye ölçeğinde son 20 yılda ortaya koyduğu çözüm kapasitesi bugün artık küresel ölçekte işlemeye başladı. Yani tahıl krizinden esir askerlerin mübadelesine kadar bir çok konuda dünya artık Recep Tayyip Erdoğan’ın, çözümcü liderliğini takdir ediyor, tebrik ediyor. Türkiye’nin dış politikada ortaya koyduğu bu performans içeride de en çok ihtiyaç duyulan güven duygusunu pekiştiriyor.
Ekonomi tamamen güven duygusuna dayalı bir parametreden de oluşuyor. Önümüzdeki süreçte daha da hızla sahada oylarını artıran, en son toplu konut hamlesi aynı zamanda bir sosyal proje niteliği taşıyor. Aile Bakanlığımız üzerinden aile destek paketleri insanlarımızın yardımına koşuyor. Avrupa çok ciddi bir kışa hazırlanırken, hem gıda krizi hem enerji krizi konusunda zorluklarla yüzleşirken bizim önceliğimiz vatandaşımızı herhangi bir şekilde kimseye muhtaç etmeden, temel ihtiyaçlarını karşılayarak rahat ettirmek. Bununla ilgili de cumhurbaşkanımız hükümet çalışmalarını yürütüyor. Önümüzdeki süreçte de daha ciddi bir toparlanma bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
“Milletvekilliği aday belirleme sürecinde hassas davrandık”
Ünal, 2023 seçimlerinde oluşturacakları milletvekili aday listelerini belli kriterleri esas alarak yapacaklarını dile getirerek, “AK Parti olarak biz milletvekilliği aday belirleme sürecinde hep çok hassas davrandık. Bir kendi ilinde karşılığı olan itibarı olan ve Ankara’ya geldiğinde TBMM çalışmalarına katkı sunabilecek profilleri seçtik hep” diye konuştu.
“CHP’de seçmenin oyu yüzde 24-25 bandında”
Ünal, barajın yüzde 7’ye çekilmesiyle beraber illerde 2018 oy oranları üzerinden bir simülasyon yapılabileceğini ifade ederek,
CHP seçmenine baktığımızda; rasyonel tercih modeliyle oy verme davranışı göstermiyor. Bunu nereden biliyoruz? CHP’de, seçmenin oyu yüzde 24-25 bandında, ne olursa olsun karar değiştirmiyor olması kimlik temelli bir oy verme davranışı olduğunu gösteriyor. Önümüzdeki süreçte bu kış, rasyonel tercih modeline göre oy veren seçmenin kararlarında çok büyük bir etki oluşturacak” değerlendirmesinde bulundu.