Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Özette, geçen ay tüketici fiyatlarının yüzde 13,58 yükseldiği, yıllık enflasyonun 14,77 puan artışla yüzde 36,08 olarak gerçekleştiği hatırlatıldı. Bu gelişmede temel mal ve gıda gruplarındaki fiyat artışlarının etkisinin öne çıktığı, yıllık enflasyonun tüm ana gruplarda yükseldiği aktarılan özette, bu dönemde döviz kuru gelişmelerinin yansımalarının, kur geçişkenliğinin yüksek olduğu temel mal grubunda dayanıklı tüketim malları öncülüğünde hissedildiği ifade edildi. Özette, gıda grubunda taze meyve ve sebze dışı ürünlerde fiyatların kayda değer bir oranda yükseldiği belirtilerek, “Türk Lirasındaki değer kaybı, uluslararası emtia fiyatlarının yüksek seyri ile birlikte süregelen tedarik sorunları üretici fiyatlarındaki yükselişin hızlanarak devam etmesine neden olmuştur. Bu görünüm altında, B ve C göstergelerinin yıllık enflasyonları ve yakın dönem ana eğilimleri belirgin bir yükseliş göstermiştir.” denildi. Özette, öncü göstergelerin küresel ekonomideki güçlü toparlanmanın sınırlı bir ivme kaybına karşın sürdüğüne işaret ettiği belirtildi. Küresel iktisadi faaliyette yaşanan toparlanma ve aşılama oranlarındaki artışa rağmen salgında yeni varyantlar ve artan jeopolitik risklerin, küresel iktisadi faaliyet üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tuttuğu ve belirsizliklerin artmasına yol açtığı vurgulanan özette, şunlar kaydedildi: “Küresel talepteki toparlanma, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve taşımacılık maliyetlerindeki artış uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının yükselmesine yol açmaktadır. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmekle birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları artan enerji fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğuna bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini değerlendirmektedir. Bu çerçevede iktisadi faaliyet, iş gücü piyasası ve enflasyon beklentilerinde ülkeler arasında farklılaşan görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası iletişimlerinde ayrışma gözlenmekle birlikte, merkez bankaları destekleyici parasal duruşlarını sürdürmekte, varlık alım programlarına devam etmektedir.”
Gelişmekte olan ülke borçlanma senedi piyasalarından çıkışların durduğu, hisse senedi piyasalarına girişlerin ise belirgin şekilde arttığı bildirilen özette, “Gelişmiş ülkelerde uzun vadeli tahvil faizlerindeki oynaklık ve küresel finansal koşulların seyri gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarına ilişkin riskleri canlı tutmaktadır. Söz konusu risklerin Türkiye’ye yönelik portföy akımları kanalıyla yaratabileceği etkilerin, yurt dışında yerleşiklerin portföy pozisyonlanmalarındaki mevcut seviyeler dikkate alındığında daha sınırlı kalabileceği değerlendirilmektedir.” ifadeleri kullanıldı. Özette, enflasyonda yakın dönemde gözlenen yükselişte döviz piyasasında yaşanan sağlıksız fiyat oluşumlarına bağlı döviz kurlarına endeksli fiyatlama davranışları, küresel gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar ve talep gelişmelerinin etkili olduğu vurgulandı. Kapasite kullanım seviyeleri ve diğer öncü göstergelerin yurt içinde iktisadi faaliyetin, dış talebin de olumlu etkisiyle güçlü seyrettiğine işaret ettiği aktarılan özette, “Son dönemde vaka sayılarındaki artışa karşın aşılamanın toplum geneline yayılması salgından olumsuz etkilenen hizmetler ile turizm ve bağlantılı sektörlerin gücünü korumasına ve iktisadi faaliyetin daha dengeli bir bileşimle sürdürülmesine olanak tanımaktadır. Nitekim, kartla yapılan harcamalara ilişkin verilere göre salgından daha çok etkilenen hizmet sektörlerinde artış oranları daha yüksektir. Perakende satış hacmi ve hizmet ciro endekslerindeki artışlar ise güçlenerek sürdürmektedir.” değerlendirmeleri yapıldı. Özette, iş gücü piyasasındaki iyileşmenin de iktisadi faaliyet görünümüyle uyumlu devam ettiğinin altı çizilerek, şu ifadelere yer verildi: “Anket göstergeleri ve yüksek frekanslı veriler, istihdam görünümündeki iyileşmenin ve iş gücü piyasasındaki olumlu seyrin sürdüğüne işaret etmektedir. Bununla birlikte, asgari ücrette gerçekleşen ve diğer ücretlerde beklenen artışların başta kayıtlı istihdam olmak üzere iş gücü piyasası üzerindeki etkileri yakından takip edilmektedir. Öte yandan olumlu dış talep koşulları cari işlemler dengesini pozitif etkilemektedir. Geçici dış ticaret verileri aralık ayında ihracatın gücünü koruduğuna, ithalatın ise artmaya devam ettiğine işaret etmektedir. İktisadi faaliyetin güçlü seyri yanında, yüksek enerji fiyatları ve ısınma ihtiyacındaki artışa bağlı olarak enerji ithalatındaki kuvvetli seyrin etkisiyle dış ticaret dengesi son çeyrekte bozulma kaydederken fiyat etkileri hariç bakıldığında dış ticaretteki reel dengelenme sürmektedir. Dış ticaret dengesindeki bu görünüme karşın, hizmet gelirlerindeki olumlu seyir cari işlemler dengesini desteklemeye devam etmektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı artarken, cari işlemler dengesinin 2022 yılında fazla vermesi öngörülmektedir. Cari işlemler dengesindeki iyileşme eğiliminin güçlenerek devam etmesi fiyat istikrarı hedefi için önem arz etmekte, bu bağlamda ticari ve bireysel krediler yakından takip edilmektedir.”
PPK toplantı özetinde, para politikası duruşunun, enflasyon görünümüne yönelik risklerin kaynağına, kalıcılığına ve para politikasıyla ne ölçüde kontrol altına alınabileceğine dair değerlendirmeler dikkate alınarak, temkinli bir yaklaşımla sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirleneceği vurgulandı. Kurulun, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın tesisi için atılan adımların yanı sıra enflasyonda baz etkilerinin de ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngördüğü aktarılan özette, bu çerçevede politika faizinin sabit tutulduğu anımsatıldı. Özette, alınmış kararların birikimli etkilerinin yakından takip edildiği belirtilerek, şunlar kaydedildi: “Bu dönemde fiyat istikrarının sürdürülebilir bir zeminde yeniden şekillenmesi amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında Türk lirasını öncelikleyen geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci yürütülmektedir. Bu süreçte, politika araçlarının Türk lirası mevduat gelişiminin desteklenmesi, APİ fonlamasının teminat yapısında Türk lirası cinsi varlıkların artırılması, swap miktarının kademeli şekilde azaltılması ve döviz rezervlerinin güçlendirilmesi istikametinde geliştirilmesine odaklanılacaktır. Kurul, para politikasında fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten bir yaklaşım sergilemeyi sürdürecektir. Türk lirası likiditesinde yaşanan gelişmelerin mevduat ve kredi fiyatlamaları üzerindeki etkileri, döviz kurundaki gelişmelerin enflasyon beklentileri üzerindeki gecikmeli etkileri, kur korumalı mevduat ürünlerine yönelik gelişmelerin ters dolarizasyon, kur istikrarı ve fiyat istikrarı üzerindeki etkileri analiz edilmekte ve gerekli politika tedbirleri oluşturulmaya devam edilmektedir.”
Özette, TCMB’nin fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edeceği bildirildi. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrarın, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesi ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyeceği belirtilen özette, böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zeminin oluşacağı ifade edildi. Özette, kurulun, fiyat istikrarının sağlanması için güçlü bir politika koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir makro politika bileşimi oluşturulmasını desteklediği vurgulanarak, “Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir.” denildi.
Gelişmekte olan ülke borçlanma senedi piyasalarından çıkışların durduğu, hisse senedi piyasalarına girişlerin ise belirgin şekilde arttığı bildirilen özette, “Gelişmiş ülkelerde uzun vadeli tahvil faizlerindeki oynaklık ve küresel finansal koşulların seyri gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarına ilişkin riskleri canlı tutmaktadır. Söz konusu risklerin Türkiye’ye yönelik portföy akımları kanalıyla yaratabileceği etkilerin, yurt dışında yerleşiklerin portföy pozisyonlanmalarındaki mevcut seviyeler dikkate alındığında daha sınırlı kalabileceği değerlendirilmektedir.” ifadeleri kullanıldı. Özette, enflasyonda yakın dönemde gözlenen yükselişte döviz piyasasında yaşanan sağlıksız fiyat oluşumlarına bağlı döviz kurlarına endeksli fiyatlama davranışları, küresel gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar ve talep gelişmelerinin etkili olduğu vurgulandı. Kapasite kullanım seviyeleri ve diğer öncü göstergelerin yurt içinde iktisadi faaliyetin, dış talebin de olumlu etkisiyle güçlü seyrettiğine işaret ettiği aktarılan özette, “Son dönemde vaka sayılarındaki artışa karşın aşılamanın toplum geneline yayılması salgından olumsuz etkilenen hizmetler ile turizm ve bağlantılı sektörlerin gücünü korumasına ve iktisadi faaliyetin daha dengeli bir bileşimle sürdürülmesine olanak tanımaktadır. Nitekim, kartla yapılan harcamalara ilişkin verilere göre salgından daha çok etkilenen hizmet sektörlerinde artış oranları daha yüksektir. Perakende satış hacmi ve hizmet ciro endekslerindeki artışlar ise güçlenerek sürdürmektedir.” değerlendirmeleri yapıldı. Özette, iş gücü piyasasındaki iyileşmenin de iktisadi faaliyet görünümüyle uyumlu devam ettiğinin altı çizilerek, şu ifadelere yer verildi: “Anket göstergeleri ve yüksek frekanslı veriler, istihdam görünümündeki iyileşmenin ve iş gücü piyasasındaki olumlu seyrin sürdüğüne işaret etmektedir. Bununla birlikte, asgari ücrette gerçekleşen ve diğer ücretlerde beklenen artışların başta kayıtlı istihdam olmak üzere iş gücü piyasası üzerindeki etkileri yakından takip edilmektedir. Öte yandan olumlu dış talep koşulları cari işlemler dengesini pozitif etkilemektedir. Geçici dış ticaret verileri aralık ayında ihracatın gücünü koruduğuna, ithalatın ise artmaya devam ettiğine işaret etmektedir. İktisadi faaliyetin güçlü seyri yanında, yüksek enerji fiyatları ve ısınma ihtiyacındaki artışa bağlı olarak enerji ithalatındaki kuvvetli seyrin etkisiyle dış ticaret dengesi son çeyrekte bozulma kaydederken fiyat etkileri hariç bakıldığında dış ticaretteki reel dengelenme sürmektedir. Dış ticaret dengesindeki bu görünüme karşın, hizmet gelirlerindeki olumlu seyir cari işlemler dengesini desteklemeye devam etmektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı artarken, cari işlemler dengesinin 2022 yılında fazla vermesi öngörülmektedir. Cari işlemler dengesindeki iyileşme eğiliminin güçlenerek devam etmesi fiyat istikrarı hedefi için önem arz etmekte, bu bağlamda ticari ve bireysel krediler yakından takip edilmektedir.”
PPK toplantı özetinde, para politikası duruşunun, enflasyon görünümüne yönelik risklerin kaynağına, kalıcılığına ve para politikasıyla ne ölçüde kontrol altına alınabileceğine dair değerlendirmeler dikkate alınarak, temkinli bir yaklaşımla sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirleneceği vurgulandı. Kurulun, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın tesisi için atılan adımların yanı sıra enflasyonda baz etkilerinin de ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngördüğü aktarılan özette, bu çerçevede politika faizinin sabit tutulduğu anımsatıldı. Özette, alınmış kararların birikimli etkilerinin yakından takip edildiği belirtilerek, şunlar kaydedildi: “Bu dönemde fiyat istikrarının sürdürülebilir bir zeminde yeniden şekillenmesi amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında Türk lirasını öncelikleyen geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci yürütülmektedir. Bu süreçte, politika araçlarının Türk lirası mevduat gelişiminin desteklenmesi, APİ fonlamasının teminat yapısında Türk lirası cinsi varlıkların artırılması, swap miktarının kademeli şekilde azaltılması ve döviz rezervlerinin güçlendirilmesi istikametinde geliştirilmesine odaklanılacaktır. Kurul, para politikasında fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten bir yaklaşım sergilemeyi sürdürecektir. Türk lirası likiditesinde yaşanan gelişmelerin mevduat ve kredi fiyatlamaları üzerindeki etkileri, döviz kurundaki gelişmelerin enflasyon beklentileri üzerindeki gecikmeli etkileri, kur korumalı mevduat ürünlerine yönelik gelişmelerin ters dolarizasyon, kur istikrarı ve fiyat istikrarı üzerindeki etkileri analiz edilmekte ve gerekli politika tedbirleri oluşturulmaya devam edilmektedir.”
Özette, TCMB’nin fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edeceği bildirildi. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrarın, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesi ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyeceği belirtilen özette, böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zeminin oluşacağı ifade edildi. Özette, kurulun, fiyat istikrarının sağlanması için güçlü bir politika koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir makro politika bileşimi oluşturulmasını desteklediği vurgulanarak, “Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir.” denildi.