Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ile Merkez Bankası’nın, liralaşmayı teşvik gerekçesiyle ihracatçı firmalar üzerinde kurduğu baskı, fason şirket furyasına neden oldu. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun 24 Haziran Cuma günü aldığı kararla, 15 milyon TL’den fazla nakit döviz varlığı bulunan firmalara, bunun toplam etkinlerin yahut bir yıllık satış gelirlerinin yüzde 10’unu aşması durumunda ticari TL kredi vermeyi yasaklamasının sonuçları görülmeye başlandı. Döviz baskısı, firmaları ‘arka kapı’ formül arayışına yöneltti.
Hammadde muhtaçlığı olan ihracatçı kur bozdurmak istemezken, yatırım ve işletme sermayesi gereksinimi için başvurduğu kredileri almakta ise zorlanıyor. Sürecin tekrar gözden geçirmesini isteyen ihracatçılar, döviz bozdurmamak için hammadde stokuna yöneldi. Bu durum ithalatı artırıp dış ticaret açığını rekor düzeye çıkardı. Dünya gazetesinden İmam Güneş’in haberine nazaran, tüm bu gelişmelerin akabinde hammadde şirketleri de yeni bir formül buldu; iç piyasada TL ile kontrat yapma zorunluluğuna rağmen, yurt dışında kağıt üzerinde şirket kurarak, eserlerini bu şirketler üzerinden Türkiye’ye getirmeye başladı. Şirket yöneticileri, “Ürünü dövizle yurda getiriyoruz. Ulusallaştırma için tüm vergilerini ödüyoruz. İç piyasada TL ile kontrat mecburiliği var. Kur oynaklığından ötürü müşterilerimizle muahede yapmakta zorlanıyoruz. Yüzde 3-4 olan kârımızı da kurdan ötürü kaybetmek istemiyoruz” niyetiyle bu modele yöneldiklerini söylüyorlar.
Avrupa’nın birçok ülkesinden fatura kesen firmalar, hammaddeyi Türkiye’ye yurt dışındaki şirketleri üzerinden getirdikleri için yararlarını da yurt dışına çıkarmış oluyor. Hülasa, Hazine, Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası’nın aldığı kararlar hem üreticiler hem de ihracatçılar nezdinde karşılık bulmuyor.