Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Bakanlığı’nın 2022 yılı bütçesinin TBMM Plan Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını yanıtlayarak, yapılan çalışmaları aktardı. Varank, soruları yanıtlarken katma değer üretecek işlerle ilgili daha önce hiç hayata geçmemiş projeleri başlattıklarını aktararak Türkiye’nin otomobili projesinden söz etti. Varank, Türkiye’nin Otomobili’nin, doğru zamanda doğru teknolojiye yatırım yaparak kazanmanın ne demek olduğunu gösteren bir proje olduğunu dile getiren Varank, şunları kaydetti: “Otomotiv endüstrisi dünyada çok büyük bir dönüşümden geçiyor. Şu anda otomobiller sadece sizi bir yerden bir yere götüren vasıtalar değil. Türkiye’nin Otomobili Projesi’nde biz de tam bu şekilde doğuştan elektrikli, otonom özellikleri olan ve fikri mülkiyet hakları yüzde 100 bize ait olduğu için en ufak bir start-up’ın bile getirip teknolojisini entegre edebileceği bir proje olarak başlattık. Mustafa Varank: Türkiye’nin otomobili projesi, çok başarılı bir şekilde devam ediyor
Şu anda çok başarılı bir şekilde devam ediyor. Bu projede 110 iş ortağı seçildi, bunların yüzde 75’i Türkiye’de yerleşik firmalardan oluşuyor. 615 kişi bu projede çalışıyor. TOGG projesiyle 27 çok başarılı mühendis yurt dışından Türkiye’ye döndü. Türkiye’nin Otomobili inşallah 2022’nin sonunda seri üretim bandından inmiş olacak.”
CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener’in “yandaş savunma sanayi firmaları Türkiye’deki savunma sanayi firmalarından birtakım araklamalar yapıyor” gibi ifadeler kullandığını belirten Varank, bunun büyük bir iftira olduğunu söyledi. “Yandaş” diye bahsettiği şirketin Baykar olduğunu ifade eden Varank, şöyle konuştu: “Baykar’ın bu ülkede yüksek teknoloji üretme manasında neler yaptığını eğer kendisi takip edemiyorsa ben kendisine özel bir seansla anlatabilirim. Türkiye Cumhuriyeti devletinde, yüksek teknolojili alanlarda şu anda en fazla üretim yapan, katma değer üreten firmalardan biridir. Eğer Baykar’ın ürettiği insansız hava aracı sistemleri olmasaydı, şu an Türkiye’de insansız hava aracı sistemlerini bundan 5 katına alabiliyor olurduk. Baykar, gelirlerinin yüzde 85’ini de ihracattan elde ediyor. Bunu nereden biliyorum? Çünkü kendileriyle uzunca yıllara dayanan dostluğumuz var. Sizin ifadenizle damat olmadan önce de kendileriyle çalışmışlığımız var. Bir tane bombayı atabilmek için onlarca izni çıkarmak için neler çektiler, bunların hepsine şahidim. Hepsinde de kendilerine yardımcı oldum. Savunma sanayi başta olmak üzere özel sektörün gayretlerini yabana atmayın. Onlar sayesinde ekonomimiz daha rekabetçi hale geliyor.” HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın “dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm trenini kaçıracağız” ifadelerini kullandığını belirten Varank, dünyadaki trendlere bakıldığında Türkiye’nin bu alanda en hızlı aksiyon alan, gelişmeleri en yakından takip eden ülkeler arasında yer aldığını bildirdi. TÜBİTAK ile 2053 sıfır emisyon hedefine odaklandıklarını dile getiren Varank, destek programlarında yeşil konusuna öncelik verdiklerini, 2021 yılının ilk yarısında desteklenen araştırma projelerinden üçte birinden fazlasının bu konulara yönelik olduğunu aktardı. UFUK 2020 programının yeşil mutabakat çağrısına 1550 proje sunulduğunu anlatan Varank, buradaki her 7 projeden birinde Türk paydaşın yer aldığını kaydetti. Yeşil Mutabakat’a uyum konusunda verilen destekler hakkında bilgi veren Varank, “Yeşil Mutabakat alanına baktığınız da Avrupa Birliği’nin bile kafasının karışık olduğunu görüyoruz. Regülasyonları tam anlamıyla oturtmadılar. Neler yapacaklarının farkında değiller, ama bizim sanayimizdeki farkındalık gerçekten fazla. Şu an bütün firmalarımız emisyonları nasıl azaltırız, nasıl geri dönüşümden enerji üretebiliriz, atıklarımızı nasıl değerlendiririz, büyük bir çaba içinde. Biz bunların tamamına Bakanlık olarak rehberlik yapıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu. Paylan’ın “TEKNOFEST bir savaş festivaliydi” sözlerini anımsatan Varank, dünyadaki en fazla sivil teknoloji alanında yarışmaların yapıldığı TEKNOFEST’te bu sene yarışmalara 111 farklı ülkeden 200 binin üzerinde ortaokul, lise ve üniversite çağındaki gencin başvuru yaptığını söyledi. Diyarbakır’daki gençlerin eline kalaşnikofların verilmemesini, teleskopların verilerek bilim yapılmasını istediklerine dikkati çeken Varank, “Onun için bu sene festivalimizi de Diyarbakır’da Zerzevan Kalesi’nde gerçekleştirdik.” dedi. Varank, konuşması sırasında Paylan’ın Boğaziçi Üniversitesi’nin fotoğrafını göstermesi üzerine kendisinin ODTÜ mezunu olduğunu, yurt dışında üniversitelerde eğitimler gördüğünü, çalıştığını ifade ederek, şöyle konuştu: “Dünyanın hiçbir yerinde kamu üniversitelerinde getireceksiniz ortaya kutu koyacaksınız, hocalar oy kullanacak, sonra da rektör seçilecek. Böyle bir sistemin olduğu bana bir tane üniversite örneği verin. Ben sizden özür dileyeceğim. Dünyada böyle bir şey yok. Boğaziçi Üniversitesi devlet üniversitesi, bütçesi bu meclisten çıkıyor. Kimin parası gidiyor, benim de verdiğim vergiler o üniversitede kullanılıyor. Öğrenciler, para veriyor mu, harç veriyor mu? Vermiyor çünkü biz kaldırdık. Dolayısıyla devletin üniversitesinde Sayın Cumhurbaşkanımızın anayasal yetkisiyle, kanuni yetkisiyle atadığı bir rektöre kimse itiraz edemez. Buradaki kavga, başka bir kavga. Dünyanın hiçbir yerinde seçimle rektör seçilmiyor, kendinizi kandırmayın.” Türkiye Uzay Ajansı’nın (TUA) bütçesiyle ilgili eleştirilere de değinen Varank, TUA’nın bütçesinin tamamen idari giderleriyle ilgili olduğunu belirtti. Varank, TUA’nın gelirlerinden bir kısmının TÜBİTAK Uzay’ın gelirlerinin yüzde 20’si, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün gelir fazlasının yüzde 20’si, ajans tarafından yapılan yetkilendirmelere ilişkin gelirler, danışma hizmeti karşılığı elde ettiği gelirler, buluşlardan doğan haklara ilişkin elde ettiği gelirler, Ajans’a ait taşınır ya da taşınmaz malların gelirleri, ayın ve faaliyet gelirleri, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın havacılık ve uzay çalışmaları için ayırdığı Ar-Ge bütçesinden gelen gelirlerden oluştuğunu söyledi. Şu anda TUA’nın kasasında buradan gelen gelirlerle 270 milyon lirasının olduğunu vurgulayan Varank, bu seneki yatırım programında Milli Uzay Programı’na 1,89 milyar liralık bütçe ayırdıklarını söyledi. Yerli aşıya ilişkin yöneltilen sorular üzerine Varank, Türkiye’de sadece inaktif aşı bulunmadığını, yeni bir teknoloji olan VLP temelli bir aşı çalışması olduğunu da belirtti. Varank, kendisinin de söz konusu aşı çalışmasında faz 1’de gönüllü olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: “Yani deney hayvanları çalışmasından sonra ben bu aşıda gönüllü oldum. Bilim insanlarımızı desteklemek için, bilime katkı sağlamak için. Bu riskli bir durum ama biz yaptığımız işlerde canımızı ortaya koymasını biliyoruz. Gönüllüye ihtiyacımız var. Siz aşıyı geliştirebilirsiniz ama faz 1, faz 2 ve faz 3’te yeterli gönüllüye sahip olamazsanız, yeterli gönüllüyü bulamazsanız bu aşıların neticeye ulaşma şansı olmaz.” TURKOVAC’a da yıl sonu gelmeden Sağlık Bakanlığı’nın acil kullanım onayını vereceğini dile getiren Varank, gönüllülerin yerli aşının etkinliğine yönelik bilgileri paylaşmasının etik olmayacağını ifade etti. CHP İstanbul Milletvekili Fethi Açıkelin’in kalkınma ajansları destek programları için etki analizlerinin yapılmadığı iddiası üzerine Varank, sunumun başında etki analizlerini gösterdiğini ve bütün çalışmalarla ilgili söz konusu çalışmayı yaptıklarını ifade etti. Varank, kalkınma ajanslarının da mevzuat gereği en geç 3 yıl içerisinde etki analizlerini yapmak zorunda olduklarına dikkati çekerek, “189 destek programına dair değerlendirme çalışması gerçekleştirildi. 17 kalkınma ajansımızın 80 programına ilişkin değerlendirme çalışmaları ise sürüyor.” dedi. Açıkelin’in kalkınma ajanslarının belediyelerle ve kooperatiflerle çalışmadığı iddiası üzerine Varank, bu söylemin gerçeği yansıtmadığını, belediyelerin 2 bin 407 projesine 2021 fiyatlarıyla yaklaşık 1,8 milyar liralık destek sağlandığının altını çizdi. Varank, 279 kooperatifin projesine de 2021 fiyatlarıyla 163 milyon liralık destek sağladıklarını kaydetti. Uluslararası doğrudan yatırımlarla ilgili bir soru üzerine Varank, 1975-2001 yılı ödeminde söz konusu yatırımların sadece 14 milyar dolar olduğunu belirtti. Varank, uluslararası doğrudan yatırımlarla ilgili şu bilgileri paylaştı: “Göreve geldiğimiz tarihten bu yana uluslararası doğrudan yatırımların kümülatif tutarı 133 milyar doları geçti. Yani 17 kat artmış durumda. 2002 yılına kadar ülkemize yılda ortalama 518 milyon dolar yabancı sermaye gelirken göreve gelmemizle birlikte bunu da 21 kat arttırarak 12 milyar dolara çıkardık.” 5G teknolojisine yönelik bir soru üzerine Varank, Türkiye’de bu teknolojiyle ilgili çok ciddi çalışmalar yapıldığını dile getirdi. Türkiye’nin yabancı bir 5G teknolojisini tercih ettiği ifadesinin doğru olmadığını kaydeden Varank, şu anda dünyada bu teknolojide ilgili ciddi bir yarış olduğunu ve en önde giden ülkenin Çin olduğunu ifade etti. Varank, Türkiye’nin de yerli ve milli olarak 5G teknolojilerinin geliştirilmesiyle ilgili bir insiyatif aldıklarını kaydederek, “5G ve ötesi teknolojiler için öncelikle bir yol haritası hazırladık ve haberleşme teknolojileri kümelenmesinin 140 milyon liralık yerli ve milli 5G donanım yazılım geliştirme projesine TÜBİTAK olarak katkı sağlıyoruz.” ifadesini kullandı. Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlü’nün “Harvard’tan gelen doktora öğrencisine 4 bin 500 lira maaş veriliyor” iddiası üzerine Varank, söz konusu desteğin TÜBİTAK’ın en düşük bütçeli projesi olduğunu ve bunun başlangıç programı olduğunu anlattı. Varank, akademik ve sanayi destek programlarıyla 26 farklı destek programı uyguladıklarının altını çizerek, şunları kaydetti: “Bizim projelerimizde 50 milyon liraya kadar bütçe verdiğimiz projeler de var. Dolayısıyla burada en düşük olanı seçip buradan eleştiri yapmayı biz haklı bulmuyoruz. Harvard’ta doktora yapıp Türkiye’ye dönmüş kişilere 4 bin 500 lira maaş verildiği iddiası da doğru değil. Biz zaten maaş vermiyoruz, araştırmacılara burs veriyoruz. Şu anda yurt dışından dönüp 26 bin liraya kadar burs alan araştırmacılar mevcuttur.” Koç Holding’e negatif anlamda ayrımcılık yapıldığı iddiası üzerine Varank, ayrımcılık yapılmadığının en güzel örneğinin söz konusu firmanın ürettiği yerli şanzıman olduğunu ifade etti. Bu şanzımanın TÜBİTAK projesiyle geliştirildiğine işaret eden Varank, bu ürünün tanıtımını da Ali Koç ile birlikte yaptıklarını söyledi. OSB’lere yönelik sorular üzerine Varank, OSB’leri daha sanayici dostu, verimli, yeşil dönüşüme uygun hale getirmek istediklerini ifade ederek, bu kapsamda Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nun güncellenmesine yönelik paydaşlarla görüşmeler yaptıklarını söyledi. Varank, OSB’leri kendi çıkarlarına göre kullananların ve ticarethane mantığıyla işletenlerin olduğunu savunarak, “OSB’ler sanayiciye hizmet etsin istiyorsak bunlara asla müsaade etmememiz gerekiyor. Eğer sanayici parsel fiyatlarından şikayet ediyorsa, yatırım yapacak yer varken yatırımına yer bulamıyorsa bunun sorumlusu kar amacı güden, sistemi düzgün işletmeyen OSB’lerdir.” diye konuştu. Sanayicilerin üzerindeki yükü almak için AK Parti hükümetleri döneminde yaptıkları harç istisnası, arsa tahsisi desteği, kurumlar vergisi muafiyeti gibi çalışmalara değinen Varank, OSB’lerin de kâr amacı gütmemesi gerektiğini vurguladı. Varank, OSB’lerin doluluk oranlarıyla ilgili eleştirilere yönelik, “2002’de Türkiye’de 93 OSB faaldi ve buradaki doluluk oranı yüzde 44’tü. 2021’e geldiğimizde şu anda yatırım yapılan, altyapısı tamamlanmış, sanayiciye teslim edilen OSB 249 ve doluluk oranı da yüzde 83 rakamına ulaşmış durumda.” ifadelerini kullandı. Varank, doğalgaz fiyatlarına gelen zamlarla ilgili, fiyatları hala sübvanse ettiklerini ancak buradaki yükün bir kısmını da sanayicilerin üstlenmesi gerektiğini belirtti. Bölgesel kalkınmayla ilgili sorulara yönelik, bu konuda ayrımcılık yapmadıklarına dikkati çeken Varank, “6’ncı Bölge teşviklerini oralara yatırımlar gitsin diye en dezavantajlı bölgelere veriyoruz.” dedi. Varank, emek yoğun sektörlere dönük fabrika binaları inşa edilmesiyle ilgili proje yürüttüklerini belirterek, “Şanlıurfa’nın tamamında 105 milyon lira yatırımla 18 tane fabrika binası inşa edeceğiz. Bu fabrikaları yatırımcılara tahsis ediyoruz, onlar da yatırımlarını getiriyor. inşallah burada yaptığımız çalışmalar ciddi geri dönüşler getirecek.” değerlendirmesinde bulundu. Emek yoğun sektörleri de yüksek teknolojili sektörleri de aynı anda desteklediklerinin altını çizen Varank, katma değer üretecek işlerle ilgili daha önce hiç hayata geçmemiş projeleri başlattıklarını, Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’nın da bunlardan biri olduğunu söyledi.
Şu anda çok başarılı bir şekilde devam ediyor. Bu projede 110 iş ortağı seçildi, bunların yüzde 75’i Türkiye’de yerleşik firmalardan oluşuyor. 615 kişi bu projede çalışıyor. TOGG projesiyle 27 çok başarılı mühendis yurt dışından Türkiye’ye döndü. Türkiye’nin Otomobili inşallah 2022’nin sonunda seri üretim bandından inmiş olacak.”
CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener’in “yandaş savunma sanayi firmaları Türkiye’deki savunma sanayi firmalarından birtakım araklamalar yapıyor” gibi ifadeler kullandığını belirten Varank, bunun büyük bir iftira olduğunu söyledi. “Yandaş” diye bahsettiği şirketin Baykar olduğunu ifade eden Varank, şöyle konuştu: “Baykar’ın bu ülkede yüksek teknoloji üretme manasında neler yaptığını eğer kendisi takip edemiyorsa ben kendisine özel bir seansla anlatabilirim. Türkiye Cumhuriyeti devletinde, yüksek teknolojili alanlarda şu anda en fazla üretim yapan, katma değer üreten firmalardan biridir. Eğer Baykar’ın ürettiği insansız hava aracı sistemleri olmasaydı, şu an Türkiye’de insansız hava aracı sistemlerini bundan 5 katına alabiliyor olurduk. Baykar, gelirlerinin yüzde 85’ini de ihracattan elde ediyor. Bunu nereden biliyorum? Çünkü kendileriyle uzunca yıllara dayanan dostluğumuz var. Sizin ifadenizle damat olmadan önce de kendileriyle çalışmışlığımız var. Bir tane bombayı atabilmek için onlarca izni çıkarmak için neler çektiler, bunların hepsine şahidim. Hepsinde de kendilerine yardımcı oldum. Savunma sanayi başta olmak üzere özel sektörün gayretlerini yabana atmayın. Onlar sayesinde ekonomimiz daha rekabetçi hale geliyor.” HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın “dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm trenini kaçıracağız” ifadelerini kullandığını belirten Varank, dünyadaki trendlere bakıldığında Türkiye’nin bu alanda en hızlı aksiyon alan, gelişmeleri en yakından takip eden ülkeler arasında yer aldığını bildirdi. TÜBİTAK ile 2053 sıfır emisyon hedefine odaklandıklarını dile getiren Varank, destek programlarında yeşil konusuna öncelik verdiklerini, 2021 yılının ilk yarısında desteklenen araştırma projelerinden üçte birinden fazlasının bu konulara yönelik olduğunu aktardı. UFUK 2020 programının yeşil mutabakat çağrısına 1550 proje sunulduğunu anlatan Varank, buradaki her 7 projeden birinde Türk paydaşın yer aldığını kaydetti. Yeşil Mutabakat’a uyum konusunda verilen destekler hakkında bilgi veren Varank, “Yeşil Mutabakat alanına baktığınız da Avrupa Birliği’nin bile kafasının karışık olduğunu görüyoruz. Regülasyonları tam anlamıyla oturtmadılar. Neler yapacaklarının farkında değiller, ama bizim sanayimizdeki farkındalık gerçekten fazla. Şu an bütün firmalarımız emisyonları nasıl azaltırız, nasıl geri dönüşümden enerji üretebiliriz, atıklarımızı nasıl değerlendiririz, büyük bir çaba içinde. Biz bunların tamamına Bakanlık olarak rehberlik yapıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu. Paylan’ın “TEKNOFEST bir savaş festivaliydi” sözlerini anımsatan Varank, dünyadaki en fazla sivil teknoloji alanında yarışmaların yapıldığı TEKNOFEST’te bu sene yarışmalara 111 farklı ülkeden 200 binin üzerinde ortaokul, lise ve üniversite çağındaki gencin başvuru yaptığını söyledi. Diyarbakır’daki gençlerin eline kalaşnikofların verilmemesini, teleskopların verilerek bilim yapılmasını istediklerine dikkati çeken Varank, “Onun için bu sene festivalimizi de Diyarbakır’da Zerzevan Kalesi’nde gerçekleştirdik.” dedi. Varank, konuşması sırasında Paylan’ın Boğaziçi Üniversitesi’nin fotoğrafını göstermesi üzerine kendisinin ODTÜ mezunu olduğunu, yurt dışında üniversitelerde eğitimler gördüğünü, çalıştığını ifade ederek, şöyle konuştu: “Dünyanın hiçbir yerinde kamu üniversitelerinde getireceksiniz ortaya kutu koyacaksınız, hocalar oy kullanacak, sonra da rektör seçilecek. Böyle bir sistemin olduğu bana bir tane üniversite örneği verin. Ben sizden özür dileyeceğim. Dünyada böyle bir şey yok. Boğaziçi Üniversitesi devlet üniversitesi, bütçesi bu meclisten çıkıyor. Kimin parası gidiyor, benim de verdiğim vergiler o üniversitede kullanılıyor. Öğrenciler, para veriyor mu, harç veriyor mu? Vermiyor çünkü biz kaldırdık. Dolayısıyla devletin üniversitesinde Sayın Cumhurbaşkanımızın anayasal yetkisiyle, kanuni yetkisiyle atadığı bir rektöre kimse itiraz edemez. Buradaki kavga, başka bir kavga. Dünyanın hiçbir yerinde seçimle rektör seçilmiyor, kendinizi kandırmayın.” Türkiye Uzay Ajansı’nın (TUA) bütçesiyle ilgili eleştirilere de değinen Varank, TUA’nın bütçesinin tamamen idari giderleriyle ilgili olduğunu belirtti. Varank, TUA’nın gelirlerinden bir kısmının TÜBİTAK Uzay’ın gelirlerinin yüzde 20’si, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün gelir fazlasının yüzde 20’si, ajans tarafından yapılan yetkilendirmelere ilişkin gelirler, danışma hizmeti karşılığı elde ettiği gelirler, buluşlardan doğan haklara ilişkin elde ettiği gelirler, Ajans’a ait taşınır ya da taşınmaz malların gelirleri, ayın ve faaliyet gelirleri, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın havacılık ve uzay çalışmaları için ayırdığı Ar-Ge bütçesinden gelen gelirlerden oluştuğunu söyledi. Şu anda TUA’nın kasasında buradan gelen gelirlerle 270 milyon lirasının olduğunu vurgulayan Varank, bu seneki yatırım programında Milli Uzay Programı’na 1,89 milyar liralık bütçe ayırdıklarını söyledi. Yerli aşıya ilişkin yöneltilen sorular üzerine Varank, Türkiye’de sadece inaktif aşı bulunmadığını, yeni bir teknoloji olan VLP temelli bir aşı çalışması olduğunu da belirtti. Varank, kendisinin de söz konusu aşı çalışmasında faz 1’de gönüllü olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: “Yani deney hayvanları çalışmasından sonra ben bu aşıda gönüllü oldum. Bilim insanlarımızı desteklemek için, bilime katkı sağlamak için. Bu riskli bir durum ama biz yaptığımız işlerde canımızı ortaya koymasını biliyoruz. Gönüllüye ihtiyacımız var. Siz aşıyı geliştirebilirsiniz ama faz 1, faz 2 ve faz 3’te yeterli gönüllüye sahip olamazsanız, yeterli gönüllüyü bulamazsanız bu aşıların neticeye ulaşma şansı olmaz.” TURKOVAC’a da yıl sonu gelmeden Sağlık Bakanlığı’nın acil kullanım onayını vereceğini dile getiren Varank, gönüllülerin yerli aşının etkinliğine yönelik bilgileri paylaşmasının etik olmayacağını ifade etti. CHP İstanbul Milletvekili Fethi Açıkelin’in kalkınma ajansları destek programları için etki analizlerinin yapılmadığı iddiası üzerine Varank, sunumun başında etki analizlerini gösterdiğini ve bütün çalışmalarla ilgili söz konusu çalışmayı yaptıklarını ifade etti. Varank, kalkınma ajanslarının da mevzuat gereği en geç 3 yıl içerisinde etki analizlerini yapmak zorunda olduklarına dikkati çekerek, “189 destek programına dair değerlendirme çalışması gerçekleştirildi. 17 kalkınma ajansımızın 80 programına ilişkin değerlendirme çalışmaları ise sürüyor.” dedi. Açıkelin’in kalkınma ajanslarının belediyelerle ve kooperatiflerle çalışmadığı iddiası üzerine Varank, bu söylemin gerçeği yansıtmadığını, belediyelerin 2 bin 407 projesine 2021 fiyatlarıyla yaklaşık 1,8 milyar liralık destek sağlandığının altını çizdi. Varank, 279 kooperatifin projesine de 2021 fiyatlarıyla 163 milyon liralık destek sağladıklarını kaydetti. Uluslararası doğrudan yatırımlarla ilgili bir soru üzerine Varank, 1975-2001 yılı ödeminde söz konusu yatırımların sadece 14 milyar dolar olduğunu belirtti. Varank, uluslararası doğrudan yatırımlarla ilgili şu bilgileri paylaştı: “Göreve geldiğimiz tarihten bu yana uluslararası doğrudan yatırımların kümülatif tutarı 133 milyar doları geçti. Yani 17 kat artmış durumda. 2002 yılına kadar ülkemize yılda ortalama 518 milyon dolar yabancı sermaye gelirken göreve gelmemizle birlikte bunu da 21 kat arttırarak 12 milyar dolara çıkardık.” 5G teknolojisine yönelik bir soru üzerine Varank, Türkiye’de bu teknolojiyle ilgili çok ciddi çalışmalar yapıldığını dile getirdi. Türkiye’nin yabancı bir 5G teknolojisini tercih ettiği ifadesinin doğru olmadığını kaydeden Varank, şu anda dünyada bu teknolojide ilgili ciddi bir yarış olduğunu ve en önde giden ülkenin Çin olduğunu ifade etti. Varank, Türkiye’nin de yerli ve milli olarak 5G teknolojilerinin geliştirilmesiyle ilgili bir insiyatif aldıklarını kaydederek, “5G ve ötesi teknolojiler için öncelikle bir yol haritası hazırladık ve haberleşme teknolojileri kümelenmesinin 140 milyon liralık yerli ve milli 5G donanım yazılım geliştirme projesine TÜBİTAK olarak katkı sağlıyoruz.” ifadesini kullandı. Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlü’nün “Harvard’tan gelen doktora öğrencisine 4 bin 500 lira maaş veriliyor” iddiası üzerine Varank, söz konusu desteğin TÜBİTAK’ın en düşük bütçeli projesi olduğunu ve bunun başlangıç programı olduğunu anlattı. Varank, akademik ve sanayi destek programlarıyla 26 farklı destek programı uyguladıklarının altını çizerek, şunları kaydetti: “Bizim projelerimizde 50 milyon liraya kadar bütçe verdiğimiz projeler de var. Dolayısıyla burada en düşük olanı seçip buradan eleştiri yapmayı biz haklı bulmuyoruz. Harvard’ta doktora yapıp Türkiye’ye dönmüş kişilere 4 bin 500 lira maaş verildiği iddiası da doğru değil. Biz zaten maaş vermiyoruz, araştırmacılara burs veriyoruz. Şu anda yurt dışından dönüp 26 bin liraya kadar burs alan araştırmacılar mevcuttur.” Koç Holding’e negatif anlamda ayrımcılık yapıldığı iddiası üzerine Varank, ayrımcılık yapılmadığının en güzel örneğinin söz konusu firmanın ürettiği yerli şanzıman olduğunu ifade etti. Bu şanzımanın TÜBİTAK projesiyle geliştirildiğine işaret eden Varank, bu ürünün tanıtımını da Ali Koç ile birlikte yaptıklarını söyledi. OSB’lere yönelik sorular üzerine Varank, OSB’leri daha sanayici dostu, verimli, yeşil dönüşüme uygun hale getirmek istediklerini ifade ederek, bu kapsamda Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nun güncellenmesine yönelik paydaşlarla görüşmeler yaptıklarını söyledi. Varank, OSB’leri kendi çıkarlarına göre kullananların ve ticarethane mantığıyla işletenlerin olduğunu savunarak, “OSB’ler sanayiciye hizmet etsin istiyorsak bunlara asla müsaade etmememiz gerekiyor. Eğer sanayici parsel fiyatlarından şikayet ediyorsa, yatırım yapacak yer varken yatırımına yer bulamıyorsa bunun sorumlusu kar amacı güden, sistemi düzgün işletmeyen OSB’lerdir.” diye konuştu. Sanayicilerin üzerindeki yükü almak için AK Parti hükümetleri döneminde yaptıkları harç istisnası, arsa tahsisi desteği, kurumlar vergisi muafiyeti gibi çalışmalara değinen Varank, OSB’lerin de kâr amacı gütmemesi gerektiğini vurguladı. Varank, OSB’lerin doluluk oranlarıyla ilgili eleştirilere yönelik, “2002’de Türkiye’de 93 OSB faaldi ve buradaki doluluk oranı yüzde 44’tü. 2021’e geldiğimizde şu anda yatırım yapılan, altyapısı tamamlanmış, sanayiciye teslim edilen OSB 249 ve doluluk oranı da yüzde 83 rakamına ulaşmış durumda.” ifadelerini kullandı. Varank, doğalgaz fiyatlarına gelen zamlarla ilgili, fiyatları hala sübvanse ettiklerini ancak buradaki yükün bir kısmını da sanayicilerin üstlenmesi gerektiğini belirtti. Bölgesel kalkınmayla ilgili sorulara yönelik, bu konuda ayrımcılık yapmadıklarına dikkati çeken Varank, “6’ncı Bölge teşviklerini oralara yatırımlar gitsin diye en dezavantajlı bölgelere veriyoruz.” dedi. Varank, emek yoğun sektörlere dönük fabrika binaları inşa edilmesiyle ilgili proje yürüttüklerini belirterek, “Şanlıurfa’nın tamamında 105 milyon lira yatırımla 18 tane fabrika binası inşa edeceğiz. Bu fabrikaları yatırımcılara tahsis ediyoruz, onlar da yatırımlarını getiriyor. inşallah burada yaptığımız çalışmalar ciddi geri dönüşler getirecek.” değerlendirmesinde bulundu. Emek yoğun sektörleri de yüksek teknolojili sektörleri de aynı anda desteklediklerinin altını çizen Varank, katma değer üretecek işlerle ilgili daha önce hiç hayata geçmemiş projeleri başlattıklarını, Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’nın da bunlardan biri olduğunu söyledi.